Geçtiğimiz gün, AKM sahnesinde bu oyunu izleme fırsatı buldum. Daha önce oyun hakkında birçok olumlu yorum okuduğum için beklentim oldukça yüksekti, özellikle sahne tasarımıyla ilgili övgüler dikkatimi çekmişti. Ancak ne yazık ki oyun, beklentilerimin altında kaldı.
Öncelikle, sahne ve dekor kullanımı abartıldığı kadar muhteşem değildi. Ortalama bir devlet tiyatrosu oyunundaki seviyeyi bile aşamadığını düşünüyorum. Devlet opera ve bale prodüksiyonlarında gördüğümüz ihtişamın yanına yaklaşamıyordu.
İkinci olarak, oyunun işleyişi ve diyaloglar hayal kırıklığı yarattı. Gereksiz bulduğum birçok diyalog ve zoraki mizah unsurları, hem izleyiciyi yordu hem de oyunun süresini gereksiz yere uzatmış. Bu durum, akıcılığı olumsuz etkiledi. Ayrıca, oyunun felsefi bir derinliği ya da insanı düşündürecek bir mesajı olduğunu da söylemek zor. "Hayallerinden vazgeçme" teması işlenmiş, ancak bu vurgu çok daha etkileyici ve akılda kalıcı repliklerle zenginleştirilebilirdi.
Ses konusunda da ciddi sıkıntılar vardı. AKM Küçük Sahne’de oyuncular mikrofonsuz oynuyor, sadece üstten sarkıtılan mikrofonlar kullanılıyor. Bu nedenle ses, salonun her köşesine eşit şekilde ulaşmıyordu. Oyunu balkondan izleyen biri olarak, replikleri anlamak için büyük çaba harcamak zorunda kaldım. Ancak, repliklerini en net duyabildiğim oyuncu Ebru Unurtan’dı. Kendisi vurgularıyla gerçekten başarılı bir performans sergiledi; tebrik ediyorum. Ne yazık ki diğer oyuncuların birçoğu ağzının içinde konuşuyor gibiydi.
Bir öneri olarak, bu oyuna 12-13, hatta 15 yaşından küçük çocuklarınızı getirmemenizi tavsiye ederim. Oyun, diyaloglarla ilerleyen uzun bir yapıya sahip olduğu için çocuklar genelde sıkılıyor, yerlerinde duramıyor ve konuşarak dikkat dağıtabiliyorlar.
Özetle, oyun ortalama bir yapım. Büyük beklentilerle gitmemekte fayda var. Sahne tasarımından mizansenine, ses düzeninden dramaturgisine kadar bazı iyileştirmelerle çok daha etkileyici bir deneyim sunulabilir.
Uçmak / İstanbul Devlet Tiyatrosu