Florian Zeller’in üçlemesi “Anne, Baba, Oğul” eserlerinden Anne’nin uyarlaması. Onur Ünsal’ın yönettiği oyun, tek perde, 80-85 dakika, trajedi & dram tarzında. Çocuklarının büyüyüp evi bir daha geri dönmeyecekmişçesine terkettiği, kocasının “mikro kredi seminerleri” ile çoktandır evden uzak durduğu bir kadının, bir annenin yavaş yavaş yokoluşunu, kendini yiyip bitirmesini izliyoruz. Defne Kayalar’ın muazzam performansı ile daha ilk saniyeden onun o madde bağımlısı, çürümekte olan kafasının içine giriyor, üzerine yavaş yavaş çökmekte olan evinin dünyasına kapılıp gidiyoruz. Ona, karikatür denilebilecek bir karakter olan baba rolünde Engin Hepileri eşlik ediyor ve rolünün hakkını layığıyla yerine getiriyor. Oğul ve sevgilisi rollerinde izlediğimiz Doğa Halis ve Sevda Erginci ise tamamlayıcı rollerde, oldukça başarılı. Gümbür gümbür sesleri ve enerjileriyle, bana harika bir akşam yaşattılar. Sahnede ve sahne arkasında emeği geçen herkese büyük alkışlar.
Tekrar eden sahneler, ne yönden bakarsa baksın aynı sonuca mahkum bir kadın, takıntılı bir sevgiden bunalmış bir oğul, iletişimsiz bir baba, mutsuz bir ev. İster yakınınızdan ister uzağınızdan, pek çoğumuzun özdeşleşebileceği bir hayatı gerçekçi bir şekilde aktarmayı başarmışlar. Sahne dekoru, ses ve ışık düzenlemesi de bu gerçekçilikte ve etkileyicilikte büyük rol sahibi. Çok beğendim.
Oyunculuklara gelirsek, tüm ekip uyumlu ve yüksek bir performans sergiledi. Ancak Defne Kayalar’a ayrı bir parantez açmam lazım. Rolü adeta yaşadı, yaşattı. Hatta o kadar yaşadı ki, selam duruşunda o tükenmiş annenin duygularını ve patlamasını bastırmak, ağlamamak için kendini zor tuttu. Hayran kaldım, oyun biter bitmez coşkuyla yerimden fırlayıp alkışladım. Kendisine ve tüm ekibe tekrar tebrikler.
Bende tokat etkisi bırakan, çıktıktan sonra üzerimde bir yük ve düşünceli hâl bırakan bu oyunu herkese tavsiye ediyorum. Mutlaka gidin.
Soğuk ve her an yağmurun başlayabileceği bir Eylül akşamında, Selamiçeşme Özgürlük Parkı Tepe Sahnede, Pınar Güntürk neden tiyatronun yüzyüze canlı kanlı olması gerektiğini bir kez daha ispatladı. Kişisel olarak uzun zamandır oyunlara gidemiyordum, özellikle Covidi hastanede nispeten ağır geçiren bir kişi olarak ister istemez endişeli ve kaygılı oluyorsunuz. Hakan Emre Ünal daha önce yönettiği oyunlar sebebiyle bu endişe duvarımı yıkmama sebep olan kişi, ömrü hayatım boyunca hangi oyunu yönetirse takip etmeye çalışacağım. Oyun yazarı Alis Çalışkan'ı tanımıyorum, yaşadığı coğrafyadaki insanları tanıyan, dert ve tasaları, ezilenleri duru bir dille aktaran yazarları takip etmek benim gibi tiyatroseverlerin ödevi olsun, çok başarılı bir metne imza atmış, o da bu oyunla takip edeceğim bir yazar oldu.Pınar Güntürkün'ü bugün rahmetli Neşet Ertaş izleseyebilse diye hayal ettim. Kadife sesiyle tiyatro severleri büyüledi, oyunu bir sene sonra izlemek isterim, performansını daha da artıracağı kanısındayım. Benim moralimi, umudu çok yükselten bir oyun oldu, oyunda emeği geçen herkesi kutlar, şükranlarımı sunarım. İyi ki böyle bir harika oyunu çıkaracak genç nesil pırlanta gibi insanlara sahibiz,onlara tutunmak, oyunlarına destek olmak gerekiyor. Umarım emeklerin karşılığını daha çok seyirci ile alırlar.
Aşık Shakespeare / Çolpan İlhan & Sadri Alışık Tiyatrosu