Merak uyandıran ve dur bakalım ne olacak detirten bir oyunken. Hep aynı tempoda ve sürekli uzayan dialoglarla geçen 30-40 dk. Son bölümde karakterlerin rahatlaması ve birbirlerine daha samimi davranmasıdan olsa gerek. Yükselen tempo ve duygu geçişleri ile güzel bir final.
Melankolik bir genç kız, küçük şeylerle bile mutlu olabilmeyi başarabilen diğer kadın. İki farklı karakterin çatışması, dertleşmesi, hayalleri ile sürdürülen bir hikaye.
Oyunculuklar tertemiz. Uyumları gayet başarılı. Büyükçe bir emek var ortada.
Fakat,
Dekor vasat ve balkon bölümünü mış gibi oynamak, dekorsuz prova almak gibi. Çubuk ile balkona çıkmak çok amatörce. Böylesine imkanı olan şehir tiyatlorarı ve en önemlisi sahne tasarımcısı ve buna onay veren yönetmene çok iş düşüyor.. Sahne büyük ve dekor ortada çok küçük bunun yan perdelerle veya bir şekilde halledilmesi gerekiyor. Gölgeler o boşluklarda geziniyor ve izleme keyfini kaçırıyor. Büyük sahnelerde minimal dekorlar bir platform üzerindeyken çevresine hakimiyet sağlayabiliyor.
Son olarak karakterlerden hep daha fazlasını bekliyor insan nedense. Bu yetersizliklerinden değil. Konunun buna çok açık olmasından sanırım. Daha fazla itiraf, hüzün, sevgi, keyifli anlar, şarkılar..
Bir oyundan hep daha fazlasını istemek iyiye işarettir.
Çın Sabahta / İstanbul Şehir Tiyatroları