Yazılışının üzerinden yaklaşık 150 yıl geçmiş olmasına rağmen, günümüz koşullarına da rahatlıkla uyarlanabilecek metne sahip bir eser, Bir Halk Düşmanı. Oyunun baş kahramanı Dr. Stockmann'ı çıkarıp yerine ülkemizin idealist jeoloji profesörlerini koyun mesela ya da covid 19 zamanının halk sağlığı uzmanlarını. Aradan geçen onca yıla rağmen farklı toplumlarda hala benzer süreçler yaşanıyor olması, bu metni de zamansız ve güçlü kılıyor. Ancak aynı şeyleri oyunun sahnelenişi açısından da söylememiz zor. Ne dediği hiç anlaşılmayan, sahne geçişlerindeki manasız şarkılar, oyunun 3 saatlik aşırı uzun süresi ,oyunun ruhunu hiç yansıtmayan çok başarısız sahne tasarımı ve maalesef ki bazı abartılı oyunculuklar oyundan da çok şey alıp götürüyor. Yapım monoton bir tarzda ilerliyor ve ne yazık ki bu da bir çok seyircinin oyunu yarıda bırakıp çıkmasına neden oluyor. Oyunda hep "cesur olmanın " altı çiziliyor ya, galiba Türk tiyatro seyircisi de artık bilhassa klasik oyunların sahnelenişinde bazı cesur adımlar atılmasını , şaşırtılmayı bekliyor. Böyle zamanlarda insan en çok, Devlet Tiyatroları bünyesindeki Birim Tiyatro günlerini ve en çok da yönetmen Müge Gürman'ın kalıpların dışındaki Hamlet yorumu gibi cesur adımları özlüyor sanırım...
Bir Halk Düşmanı / İstanbul Şehir Tiyatroları