-
-
Emre Karayel:) Bir Kadın bir Erkek evdeki her yemeğimde bana eşlik ediyor, yıllardır kaç kere tekrar başladığımı saymadım bile, ama her seferinde aynı keyifle izliyorum. Oksimoronu ilk izlediğimde Ozan’ın Zeynep’ten yola çıkıp yorum yaptığını düşündüm. Çoğu zaman hak verdiğim, bazen teorisini çürütecek tartışmalara girmek istediğim sahneler oldu, kadın aklı sonuçta:) Ama genelde keyifle izlediğim bir oyundu. İnteraktif denemelerin hepsini bazen politik feedback’ler alsa da rahat ve komik bir şekilde atlattı. Naçizane fikrim oyunda birkaç olması gerektiğini düşündüğüm değişiklikten dolayı puanımı 8 verdim. Oyunculuk benim için 10 du. Kahkahalı bir 1.30 saat için kesinlikle gidilmeli.
-
Emre Karayel... `Bir İstanbul Masalı`dizisinde, o dönem için gayet cesur bir karakter olan gey işadamı tiplemesi ile radarıma girdi ilk kez. Ardından `Demet Evgar`ile oynadığı, bir kez dahi izlemememe rağmen izlemiş kadar olduğum `Bir Kadın Bir Erkek`geldi. Sonuç olarak kadın, erkek, gey... derken ilişkiler konusunda lisans ve mastırın ardından şimdi doktora çalışmasına `Oksimoron`ile devam ediyor. 75 dakikalık bu tek perde oyun, ilişki terapisi gibi. Yumoş yumoş olmuş, günün stresini atmış ve sırıtır bir halde çıkıyorsunuz salondan. .
-
Oyunu Ocak ayında izledim. Öyle bir oyun ki etkisinden birkaç gün çıkamadım. Özlem Zeynep Dinsel’in karakterini içselleştirdim, oyun boyunca, yetmiyormuş gibi çıkışında da saatlerce ağladım. Şerif Erol’a zaten hayrandım. Bu oyundan sonra karakteriyle bu kadar bütünleştiğini görüp, bir kez daha hayran kaldım. Tanışmayı çok istiyordum oyun sonrası salya sümük hıçkırır vaziyette olduğum için çekindim:) baba figürünün çoğumuzda bıraktığı bir yara var, o yarayı deşen bir oyundu. Enfes oyunculuklarınıza ne kadar alkış tutsak az. Emeğinize sağlık:)
-
8 saatte 162 oyunu puanlamanızdan belli. Amacınız... Tutumunuz... Çocuk tiyatrosuna kadar önünüze çıkana oy vermişsiniz...
Traverser la Rivière sous la Pluie / İstanbul Fringe Festival