26 kasım şişli tiyatrosu'nda izleme fırsatı buldum. oyunun başlangıcında sahnede çok amatör bir atmosfer vardı. oyuncuları tanımıyorum fakat para kazandıkları asıl işlerinin yanında, bir kursa gitmişler ve kurs bitiminde de bir oyun sahnelemişler gibi bir izlenime kapıldım. bazı oyuncuların performansı gerçekten fazla amatördü. bu emeğe saygısızlık etmek istemiyorum, ellerinden geleni yaptıklarına eminim fakat biz de eldeki imkanlar ile en iyinin sergilendiği bir performans izlemeye gitmiyoruz. ben profesyonel bir tiyatro izlemek için gidiyorum.
bir diğer rahatsız olduğum konu da repliklerin büyük kısmının bağırma içerikli olması... neden bu kadar çok bağırıyorlar anlamadım. kulaklarımı çok yordu bu bağırışlar. arif ve sonradan ahmet olduğunu öğrendimiz behlül karakterlerinin söylediklerinin pek çoğu anlaşılmıyor. çok hızlı, içe içe, net olmayan bağırışlara çok sık rastlanıyor. bunu provalarda hiç mi göremediniz? ayrıca doktor neden sürekli bağırıyor? sanırım kemal karakteri ile olan bölümde, art arda 4- 5 defa ya ile başlayan isyanlarda ve sürekli bağırır halde... ya sen şöyle değilsin, ya sen böyle değilsin... ben oyunun sonuna doğru doktorun da aslında delilerden biri olduğunu, doktor kıyafeti giydiğini düşünmüştüm. hoş, oyun sözüm ona normal dediklerimizin de deli olduğunu gösteriyor ama olay bu değil. genel olarak metin zaten zayıf fakat tek tek ele aldığımızda bile başarısızlıklar söz konusu. doktor karakteri o kadar kötü yazılmış ki. yahu bu absürt komedi, burada dram sahnelemiyoruz diyemezsiniz. bu absürt kavramı değil kalitesizlik... bi' siz mi acı çektiniz ben de neler çektim derken, onun delirmemesinin içindeki umuttan kaynaklandığını anlatmak istiyorlar fakat sahnede gözüken sadece 'ohoo ben neler yaşadım delirsem ben deliririm' diye, hastaları ile sidik yarıştıran doktor...
gelelim oyundaki en itici bulduğum kısma. sanırım tüm bu emek tamamen ilke susuzlu isimli kişinin reklamı ve pr'ı için yapılmış. aynı zamanda senaryonun yazarı olan ilke bey, sırası gelince oyuna 3-4 defa üstüne basa basa ismi söylenerek çağırılıyor, yazdığı kitabın adeta ürün yerleştirme yaparcasına reklamı yapılıyor. çok garipsedim.
aslında hepimizin 'delirmek' için sebepleri var, delirdiğini düşündüklerimiz bilakis akıllılar, onların deliliği, yaşadıkları karşısında öfkelerini bastıramamaları, kontrol edemeyişlerini başarısızca yönlendirilmeleri. hepsinin hayatlarında telafisi güç veya imkansız kayıpları var.
Hayatımdan 90 dk gitti. İzlediğim en kötü oyundu. Amatör oyuncululuklar, geliştirilmemiş metin ve sahne performansları ile doluydu. Bir an tüm karakterleri tek bir kişinin karakter bozukluğunun ürünleri sandım (doktor dahil). Repliklerin çoğunu anlayamadım, oyuncular çok hızlı ve içlerine konuşuyorlardı. Sürekli bağıran repliklerden başım şişti. Hele seçilen müzikler şarkılar sabah kuşağının izdivaç programlarından alınmış gibi. Sadece emeğe saygısızlık etmemek için sessizce izledim. 2 perde olsaydı perde arasında kesinlikle çıkardım.
Tımarhane Havayolları / Tiyatro Babutsa