-
Geçmişin Gölgesi, sert bir yüzleşme hikâyesi anlatmasına rağmen, finalindeki naifliğiyle izleyicisini şaşırtan, etkileyici bir yapım. 1980 darbesi sonrası dönemi odağına alan oyun, vicdan, suç ortaklığı ve geçmişle hesaplaşma temalarını cesurca işliyor. Barış Dinçel imzalı dekor ve sahne tasarımı atmosferi güçlendirirken, fondaki canlı video görüntüleri sahneye sinematografik bir derinlik katmış. Ahmet Saraçoğlu’nun güçlü ve yer yer rahatsız edici derecede inandırıcı performansı neredeyse herkesin ortak fikriydi diyebilirim . Bahtiyar Engin’in zaman zaman ritmini kaybeden oyunculuğu da gözümden kaçmadı açıkçası. Diyalogların uzunluğu ve bazı tekrar eden sahneler oyunun temposunu düşürse de, genel olarak sahne üzerindeki gerilim ve oyunculuklar izleyiciyi içine çekmeyi başardığını düşünüyorum. Metin, dönemsel gerçeklikten beslenen bir yüzleşme hikayesi sunuyor; ancak bu hikaye akışı ve karakterlerin motivasyonları yeterince güçlü gelmedi bana . Buna karşın, oyunun dekoru, atmosferi ve Ahmet Saraçoğlu’nun performansı oyunun en güçlü unsurları olarak öne çıkıyor. Sonuç olarak “Geçmişin Gölgesi'' , politik ve psikolojik katmanlarıyla düşündüren, tartışmaya açık, sahne tasarımı ve oyunculuğuyla öne çıkan bir oyun. Genel izlenimim: 8 / 10
-
Metin, gerçekten konusu olarak oldukça ağır, üzücü ve ruhen yıpratıcıydı. Ama bu gözler, Ahmet Saraçoğlu ve Bahtiyar Engin'i izledi. İnanılmazdılar. Sırf onları izlemek için bile gidilebilir. Profesyonel oyunundaki gibi karşılıklı diyaloglar ile giden oyun; bence profesyonelden iyiydi. Sadece bir tık daha kısa olsa çok daha iyi olurdu. Finali cidden tatminkardı.
İstanbul Şehir Tiyatrolarına cidden bayılıyorum,
Bu kadar kaliteli oyuncuları böylesi komik bir paraya ve kaliteli salonlarda izlememiz gerçekten harika bir kamu hizmeti. Teşekkürler.
-
Oyunculuklar, diyaloglar, dekor ve ışık çok iyiydi. Etkileyici bir oyun.
-
-
Her türlü sorgulama tekniğini kullanmaktan çekinmeyen, bu işi acımasızca yapan eski bir polisle, geçmişte birlikte çalıştığı doktorun yıllar sonra yeniden karşı karşıya gelişine tanıklık ediyoruz.
Ahmet Saraçoğlu, polis karakterine hayat verirken sorgulamalardan aldığı hazzı izleyiciye profesyonelce aktarıyor.
Bahtiyar Engin ise canlandırdığı karakterin pişmanlığını ve korkaklığını sade ama etkileyici bir oyunculukla yansıtıyor.
Oyunun dekoru ve atmosferi son derece kasvetli. Ancak bu iki karakteri yıllar sonra bir araya getiren yüzleşme için, sislerle desteklenen sahne tasarımı oldukça başarılı.
Evin giriş kapısı bölümünde dışarının, yani sokağın, akıcı video görüntüleriyle yansıtılması ise sahneye farklı bir boyut katıyor. Ara ara gözünüz, fonda yürüyen bir kediye ya da geçen araçlara takılabiliyor.
Polis karakteri yaptıklarından en ufak bir pişmanlık duymuyor ve doktorun üzerine kararlılıkla gidiyor. Hatta onu ailesi üzerinden bile vuracak sert sözler sarf ediyor.
Peki doktor bu noktada gerçeklerle yüzleşebilecek mi? Korkaklığını bir kenara bırakabilecek mi? Seyirci olarak oyun boyunca bu sorgulamayı siz de yapıyorsunuz.
Diyalogların uzunluğunu düşünürsek, oyunun tek perde olması ve süresinin kısa tutulması son derece yerinde bir tercih.
Metin, taşıdığı gerilim ve atmosfer unsurlarıyla herkese hitap etmeyebilir. Mesaj verme kaygısı taşımıyor, bir yüzleşme hikâyesinin ötesine geçemiyor belki ama güçlü oyunculuklar için izlemeye değer.
Geçmişin Gölgesi / İstanbul Şehir Tiyatroları