Tüm yorumlara rağmen deneysel bir tiyatro olması sebebiyle çekinerek gittiğim, fakat büyülenerek izlediğim bir oyun bu. Çok cesur, çok başarılı.
Şatonun Altında beni fiziksel tiyatroyla tanıştıran oyun oldu. Mai ile Po'yu sahnede ilk gördüğüm an şok oldum ama oyun boyunca Macbeth'i bize öyle bir yerden anlattılar ki, hastası oldum onların. O gün bu gündür de gidip gidip seyrediyorum. Bugüne kadar dört kez izledim. Onlar oynamaya devam ettikleri müddetçe sanırım ben de seyretmeye devam edeceğim. Beni en çok etkileyen Macbeth'in hikayesinin, şatonun duvarlarından altındaki dehlizlere doğru süzülüp geçerken, tıpkı Mai ile Po'nun vücudu gibi eğilip bükülerek bambaşka bir şekle bürünmesi. Ama ortaya çıkan bu yeni öykü tüm komikliğine, tüm absürtlüğünü rağmen değerini ve etkileyiciliğini yitirmiyor. Oyunun hem metninin yeniden yazılmasındaki hem de metnin harekete, söze, ışığa dönüştürülmesindeki kollektif zekayı, emeği oyunun her anında hissediyorsunuz. Oyuncular vücutlarının her uzvunu bir vitüöz yetkinliğinde kullanıyorlar. Her seyrettiğimde yeniden ve yeniden hayran oluyorum Mai ve Po'ya. Mutlaka seyredin. (@ebru_tarm)
Trom /