"Hepimiz Sustuğumuz Yerden Yaralıyız"ı izlemeye giderken iyi bir oyun izleyeceğimi biliyordum ama beklentimin de ötesinde bir oyunla karşılaştım. Ve çok da şaşırdım açıkçası, neden derseniz, bu oyunun adı çok daha fazla duyulmalı çok daha fazla konuşulmalıydı. Anlattığı konu toplumumuzun kanayan yaralarından biri ve inanın hiç ajitasyon yapılmadan, izleyenin gözüne gözüne sokulmadan öyle güzel anlatılıyor ki.
Ne demek istediğimi izlemeden anlamanız mümkün değil. Metin yazarımız Deniz Bulut'un ilk metniymiş. Sonraki metinlerinin nasıl olacağını ister istemez merak ediyor insan. Anne karakterini canlandıran Dilek Uluer'in muhteşem performansına ancak şapka çıkarılır. Bu karakteri her oyuncu böyle canlandıramaz. Konuştuğu sahnelerde konuşuyor, sustuğu sahnelerde bakışıyla, mimikleriyle konuşuyor. Siz de pür dikkat izliyorsunuz. Can Yılmaz ve Güneş Sayın da çok iyiler. Ezgi Yılmaz'a ise özellikle dikkat çekmek isterim. Bir gölge karakter olarak harikalar yaratıyor. Yönetmeni de es geçmeyelim, ince ince nakış gibi dokumuş oyunu. Kısacası sahnede konusuyla, oyunculuklarıyla, gözünüzü kırpmadan izleyeceğiniz harika bir oyun. Bu arada ben ağlamadım ama oyun sonunda ağlayanlar çoktu, mendilinizi hazır edip gidin, derim... "Hepimiz Sustuğumuz Yerden Yaralıyız" daha çok izlenmeli, daha çok alkışlanmalı. Ben ayakta alkışladım.👏❤
Hepimiz Sustuğumuz Yerden Yaralıyız / Asmalı Sahne