"Twelve Angry Men" Reginald Rose tarafından 1954 yılında televizyon için yazılmış bir oyun. Gösterdiği başarı üzerine aynı adlı isimle 1957 yılında Sidney Lumet tarafından sinemaya uyarlanan eserin ülkemiz de dahil olmak üzere tiyatro uyarlamaları mevcut. 10 yıl önce İBBŞT çatısı altında "12 Öfkeli Adam" adıyla izlediğim oyunun tadı hala damağımda.
Eser, kendisini sürekli döven babasını öldürmekle suçlanan yoksul gencin davası için toplanan 12 kişilik jüride sadece 1 üyenin, makul şüphe temelinde, şüphelinin suçsuz olduğuna dair diğer 11 jüri üyesini ikna etme çabası üzerine kurulu.
Bu kült eser, Murat Karahüseyinoğlu'na ilham olur: 6 Mayıs 1972'de Deniz Gezmiş, Yusuf Arslan ve Hüseyin İnan'ın idam cezası ile sonuçlanan tarihi olayın tiyatro oyununu yazar ve yönetir. Kitap olarak yayınlanan "TBMM Tutanakları İdam Görüşmeleri" tiyatro metni için kaynak olur yazara.
Meydan sahnenin tam ortasında, etrafı sandalyelerle çevrili bir masa. Masanın üzerinde dönem gazeteleri, "sağ ve sol cenah"tan kitaplar mevcut. Masaya yakın bir noktada, mesela Deniz Gezmiş'in parkası gibi, kendileriyle özdeşleşen giysilerle sembolize edilen 3 adet sandalye. Masa başında karşıt fikirlerdeki vekiller. Bu noktada görülen 4 vekil yani oyuncu. Ancak 2 adet de seyirci ya da ekipten olduğunu düşündüğüm kişi konumlandırılmış. Daha fazla oyuncu içeren, reel manada sayıyı 12'e ulaştıran bir reji nasıl olurdu? Bence güzel olurdu ancak mevcut 4 oyuncu o kadar gerçek ve başarılı bir performans sunuyor ki bu "soru"nun bir önemi kalmıyor.
Filmde isim kullanılmıyor, oyunda ise oyuncuların gerçek isimleri tercih edilmiş. Şart mıydı, emin değilim. Yakın tarihimizin bu gerçek olayında yaşananların vardığı nokta hepimizce malum. Bu açıdan elbette bir sürpriz vaad etmiyor oyun. Gerçek veriler ışığında derli toplu sanatsal bir belgesel aktarım gibi yorumladım ben izlediğimi. Buna bir tür hafıza tazeleme de diyebilirim.
Denizler'in idamının, Menderesler'in idamının intikamı gibi yorumlanıp, kaba tabirle "3 sizden 3 bizden" şeklinde anıldığı dönemin gerçekleri, cezaya gerekçe gösterilen olaylar hatırlatılarak görüşlerin çarpıştığı oyunun en büyük parçası da seyirci. Masanın dört bir yanına konumlanan seyirciler olarak, hele de benim gibi, zeminde, masaya en yakın sandalyelerden birinde oturduysanız oyuna odaklanamama gibi bir durumunuz yok. Bu, oyunun ziyadesiyle içinde olma halini çok sevdim. Bu sebeple dilerim oyun hep meydan sahne düzeninde oynama imkanı bulur. Ve dilerim ki oyun en çok da gençlere ulaşır.
Teşekkürler Öteki Tiyatro.
Oyunu izlerken sık sık aklıma Bulgar devrimci şair Vaptsarov'un şu iki şiiri geldi:
Kavga amansız ve katı,
Kavga, dedikleri gibi destansı.
Ben düştüm, yerimi başkası
alacak... o kadar.
Burada, bir kişinin lafımı mı olur?
Kurşuna diziliş, dizildikten sonra
kurtlar.
O kadar yalın ve akla yatkın.
Ama birlikte olacağız fırtınada,
Halkım, çünkü sevdik seni.
...
(...)
Çektiklerimiz için,
yok ödül filan beklediğimiz
ne de o koca ciltlerinde
resmimiz olsun isteriz.
Yalnız yalın anlat öykümüzü
geleceğin insanlarına.
yerimizi alacaklara anlat
nasıl cesurduk kavgada.
çeviri: erdal alova
Enfes bir iş. Sahneye koyuluşu o kadar iyi bütünleştiriyor ki oyun, oyuncu ve seyirciyi. Ama yine de insan kendisini şu sözleri tekrarlamaktan alamıyor: ne zaman kendi hayatımıza, yaşananlara seyirci kalmayı bırakacağız.
Tüm ekibin eline sağlık.
Umarım 1 Mayıs İşçi Şenliklerinde oyananır ve bir film haline gelir.
12 Öfkeli Adam / Öteki Tiyatro