Sürekli heveslenip bir türlü denk getiremediğim Bir Baba Hamlet oyununu sonunda seyrettim. Günümüzdeki ışık. ekran ve hareketli dekorlarla süslenmiş neredeyse kayda alınmamış film gibi seyircisiyle arasına set çeken oyunlara bir isyan gibi. Tiyatronun ilk doğduğu zamanlardaki seyirci ve oyuncu iletişimini daha ilk dakikadan itibaren kuruyor. Artık oyun, metin, dekor, oyunculuk herşeyin ikinci planda kaldığı, seyircinin nabzını tutan bir tragedya haline geliyor. Zaten konusu da tam olarak, Hamlet'i sahneye koymaya çalışan iki oyuncu. İşte burada bence oyunun en önemli farkı ortaya çıkıyor; susmuş topluluğa sanatla nasıl ses çıkarabileceğini göstermesi... Yani sanatın asli vazifesini çok eğlenceli, çok samimi bir şekilde yerine getiriyor, hayat orada güzelleşiyor. Böyle bir oyun muhteşem değidir de nedir. Kısacası ufak tefek aksayan oyunculuklar, dekorda problemler, oyunun uzun yıllardır oynanmasının rehaveti gibi küçük kusurların hiç birinin öneminin olmadığını gösteren bir oyun.
Oyun izlemesi keyifli, bol hareketli ve farklı bir tiyatro deneyimi sunuyor. Rejinin mekan kullanımını çok sevdim. Eğer ki izlediğiniz hikayeye odaklanırsanız ayakları tam basmayan yerler var, açık kaldığı için rahatsızlık veriyor. Ama oyunun asıl güzelliği alt metinde günümüzün toplumsal çatışmalarını bir fındık kabuğuna sığdırabiliyor olması. Pek çok metaforla sizi buna yönlendiriyor. Ben sadece kadın karakterlerin tek bir temaya indirilmesini sevmedim, kadınların da bu çatışmalara bir yorumu olsun isterdim. Belki ben tam çözemedim. Ayrıca Fehmi Karaaslan çok iyi bir oyunculuk sergiliyor, yine de oyunun genelinde zaman zaman oyunculukları karikatürize buldum. Ahmet Sami Özbudak farklı şeyler yapmayı seviyor, Monologlar müzesindeki gibi tiyatroyu salondan çıkarıp hayatın içine yerleştirmesini ben çok seviyorum. Bu sezon izlediğim en iyi oyunlardan biri, kesinlikle öneriyorum. Soran sorgulayan tiyatro seyircisini mutlu edecek bir oyun.
Bir Baba Hamlet / Baba Sahne