Elma Labrador Çimen için Fişekhane ve Moda Sahnesi’ndeki temsillerine bilet almıştım ama tercihimi Moda Sahnesi’nden yana kullandım. Oyunu izledikten sonra ise diğer bileti hediye etmeyip tekrar izlese miydim acaba diye de düşünmeden edemedim.
Salona girdiğinizde Engin Hepileri bir sandalyede başı önünde, üzerinde renkli bir battaniye örtülü bir şekilde oturuyor. Bir on dakika oturmuştur kesin ve bence o süre bitmek bilmemiştir. Ara ara Nergis Öztürk de sahneye girip çıkıyor. Oyunda dekor yok denecek kadar az. Moda Sahnesi mekan olarak da büyük olunca fazla boş göründü gözüme. İki oyuncu da çok iyi ama sahne büyük olunca biraz fazla yayılma gibi bir durum ortaya çıktı ister istemez. Daha küçük bir sahnede izleme keyfini çok daha fazla artıracağı düşüncesindeyim. Yine de oyuncu olarak da çok beğendiğim ve oyunun yönetmeni olan Onur Ünsal bu dekorsuzluğun üzerine iyi rejiyle “yok” olanı var edip, o “ağır” hikayenin içine sizi sokmayı fazlasıyla başarmış.
Elma Labrador Çimen’de, “hastalıkta” ve sağlıkta birbirlerinden ayrılmayan bir çifti canlandıran Engin Hepileri ve Nergis Öztürk’ün oyunculuğunu ayrı ayrı beğenirim. Hepileri’yi “39 Basamak” ve “Anne” de izlemiştim. Öztürk’ü ise sadece “Annemden Kalan Gül Ağacı Masanın Üzerinde Çaydanlık Beyaz Bir İz Bıraktı”da yakalayabildim. İki başarılı oyuncu bu oyunda güçlerini birleştirip bir nevi “voltran”ı oluşturmuşlar, ortaya da oldukça “sahici” bir iş çıkmış. Alzheimer ile mücadele eden eş ve ona destek olmaya çalışan bir kadın. Yer yer flashbackler, yer yer de seyirciye dönüp anlatarak hastalığa giden sürece adım adım yaklaşıyoruz. Durum bize sürpriz olmuyor çünkü oyunun daha en başında, salona girdiğimizde bu bilgi cebimizde. Hepileri’nin doktor seanslarındaki oyunculuğu göz dolduruyor. Öztürk’ün de “korktuğu” bir sahne var ki… tekrar izlenmeye değer. Old Fools’la başlayıp Tırtıl GPT-148 ile devam eden hasta erkek (alzheimer ya da demans) ve ona bakan kadın hikayesi Elma Labrador Çimen’le devam ediyor. Old Fools’un bende yeri ayrı tabii ama Elma Labrador Çimen de farklı atmosferiyle bir o kadar iyi. Oyunda defalarca çalan ABBA’nın Dancing Queen’i bir noktadan sonra eğlenceli bir şarkı olmaktan çıkıp duyduğunuzda sizi hüzünlendiren bir şeye dönüşüyor. Elma Labrador Çimen’i mutlaka bir yerlerde yakalayın derim.
BFF / Tiyatro Ruf