oyunun konusu gerçekten çok kötü.tamam bir emek var ama izlenecek gibi değildi.gerçekten oynanmalımıydı diye düşünüyor insan.Oyunun yapılan espriler 0-6 yaş arasına bile hitap etmiyor.yaz aylarında yapılan oldu bitti filmlere çevşrmişler.oyuna giden herkes belliki tiyatro sever değil oyuncu severdi.yani oynayanların hayran kitlesiydi sanırım.biz iki kişi gittik oyuna ve oyun sonu acaba sadece bilet parası veren ikimiz miyiz diye düşündük.yani herkes şakamı yaptı bize .Bu gece bizden aldıklar 2000 tl yi bütün grup çıkışta ezecek mi diye düşünmedik değil.Sebep olarak tamamen hayal kırıklığı olan bu oyunun üstüne bir de ayakta alkışlanması olacak şey değil.tamam zevkler ve renkler tartışılmaz emeğe saygı tamam ama yok artık dedirtecek bir oyun .YOK ARTIK gerçekten yok.sadece emeğe teşekkür ederim onun dısında oyuna 1 (puan )verebilirim
Çok kötü bir oyun, zaman kaybı kesinlikle.
İkili ilişkilerde meseleleri çoğu zaman kendi bakış açımızla değerlendirip, çıkarımlarımızı ona göre yapıyoruz. Egolarımızdan empati yapabilmeye vakit kalmıyor.
Bir babanın evde estirdiği huzursuzluğun, verdiği rahatsızlığın üzerine annenin de ölümüyle sonuçlanan; iki kız kardeşin geçmişle hesaplaşmasının hikayesi. Görünürde bu varken, arkasında, yaşadığımız mekanın ve kişilerin bizi nasıl dönüştürdüğünü, algılarımızla nasıl oynayabildiğini ve bunun sonucunda hayatta karşımıza çıkan olguları nasıl doğru veya yanlış yorumlayabileceğimiz yatıyor. İlişkilerde yapılan onca fedakarlıklar ve sonunda, yüzleşmede, karşı tarafın bunları bir fedakarlık olarak değil, bencil bir davranış olarak yorumlayabilme ihtimali olması, gerçeklik algımızın bize nasıl oyun oynayabileceğinin ufak bir kesiti.
Muhtemelen oyun, uzun süren bir sezon arası ardından ilk defa Bursa Açıkhava'da oynandı. Oyunun başında oyunculuklar pek bir kötüydü fakat belli bir süre sonra düzeldi. İki kız kardeşin geçmiş yüzleşmesi, oyunun iyi bir noktaya doğru gideceğini ve yukarıda açıkladığım olguların üzerine inşa edilerek, babanın da dahil olacağı bir aile içi yüzleşmeye gideceğini düşündüm ama ilk yarının sonundaki olumlu izlenimlerin hepsi ikinci yarıda tamamen silindi.
İkinci yarıda, senaryonun cesur ilerlemesinin ortaya çıkaracağı görselliğe dayanan bir seyirciyi etkileme isteği ve finale ulaşmak için yapılan laf kalabalığından başka bir şey, maalesef yoktu. Tiyatro sahnesinde efekt olmadan yapılan her bir fantastik hareket ya da objenin sahnede ilkokul müsameresi tadında gözükmesi ile gerçekten harika bir şey olması arasında çok ince bir çizgi var. Çünkü bence tiyatronun etkileyiciliği bununla değil, tiyatro oyununun ne kadar oyun olduğunu unutturabilmesiyle ölçülür. Herhangi bir oyun bunu kaybettiği an etkileyiciliği yok oluyor. Buna çeviri bir metnin çeviri olduğunu bağırması da dahil. Sürekli bunu hissettirdi.
Oyunun birinci bölümünün son otuz dakikası dışında kayda değer bir şey yoktu ve finaliyle hayal kırıklığına uğrattı. Hazar Ergüçlü ve Funda Eryiğit'in canlı performansını görmek isteyenlere tavsiye ederim. Emeği geçenlere teşekkürler.
Timsah Ateşi / Çolpan İlhan & Sadri Alışık Tiyatrosu