Uzun zamandır ortalamayı geçemeyen oyunlar izliyoruz Trabzon DT'den. Bu sefer iddialı bir giriş yaparak müzikal sahnelemişler. Yüksek bir beklentiyle gittiğim bu müzikalden açıkçası boğucu ve fazlasıyla uzatılmış bir temsil olduğu hissiyle ayrıldım. Oyuncular ellerinden geleni yaptıysalar da çeviriden mi yoksa rejinin oyunun gücünü dinamik biçimde sahneye aktaramamasından mı anlayamadığım bir şekilde vasatı yakalayamıyor. Kara mizah? Olmamış. İzleyiciyi güldürmek ya da güldürürken düşündürmek? Çok az. Acı gerçekler sessizliği hakim kılacak peki iki perdenin sonunda mı olmalıydı? Orkestra da bana göre oyunun zaten yetersiz kalan dinamizmini iyiden iyiye düşürüyor. Canlılık, heyecan, adrenalin pompalamıyor. Dönemsel anlatımlar, atmosfer, dekor ve kısmen ışık (idare eder) ortalamayı geçse de müzikler yapay kalıyor, içinize işlemiyor. Çevirinin vasatlığı mıdır yoksa gereksiz derecede uzatılmış dinletiler mi? Karar veremedim. Haluk Ongan'ın bu geniş sahnesi, bu müzikalde çok daha fazlasını istiyordu. “Kabare” yazısı mesela keşke yanıp sönecek biçimde daha da renkli ve nihayetinde Nazi sembolleriyle (gamalı haç) örtüştürülebilseymiş... Çok daha vurucu olmaz mıydı? Karakterlerin hüküm giymiş halleri oyunun genelinden çok daha gerçekçiydi. Bu kısım mesela tüyleri diken diken edebiliyordu. Lakin oyunun tamamı için kesinlikle aynı fikirde değilim. Maalesef olmamış.
İstanbul Devlet Tiyatrosunun şahane bir tek kişilik oyunu. Karadeniz Tiyatro Festivali kapsamında bugün izledim. Oyuncu Can Atak resmen döktürüyor, inanılmaz bir performans ortaya koymuş. Oyunun metni zaten ödül almış ki sonuna kadar hak edilmiş gayet başarılı bir metin. Araya serpiştirilmiş ince tespitler, vurucu monologlar, iç seslerin dışavurumu müthişti. Can Atak sahne hakimiyetinde çok başarılı. Reji farkı bariz görülüyor. Kostümünden dekoruna özellikle ışık yönetimine şapka çıkarıyorum. Bu tür oyunları görmeyi gerçekten özlemişim. Bu harika metni bu kadar keyifle ve dinamizm yüklü biçimde sahneye aktaran rejiyi ayakta alkışlıyorum. Metin; zaman zaman düşündürme, zaman zaman hüzünlendirme konusunda oldukça mahir. Hikaye özünde sıranın en arkasında oturan, konser boyu belki de tek bir vuruşu bekleyen bir orkestra üyesinin iç dünyasını anlatıyor gibi görünse de yan hikayelerle zenginleşiyor, bambaşka bir boyut kazanıyor. Mutlaka seyredin efendim...
Hayat Bir Kabaredir / Trabzon Devlet Tiyatrosu