Abartılmaya bu kadar elverişli bir senaryo ancak bu kadar doğal , içten ve başarılı oynanabilirdi.
Uzun senaryonun her anı oyundan çıkarılamayacak güçte ve anlamda idi. Zaten 2 saat aktı geçti.
Oyunu unutabileceğimi sanmıyorum. Dilerim Eylül Cansın da unutulmaz..
Uğur Kanbay oynamadı, yaşadı.
Bir izleyici olarak gülmeden ağlamaya, ağlamadan gülmeye - tabiki eş zamanlı düşüncelere dalarak - bu kadar hızlı ve inanarak geçişi hiç yaşamamamıştım.
Sanatçının herhangi bir kaygı gütmeden, olanı olduğu gibi vermesi “gerçekte yaşanan dramı” tam olarak almamızı sağladı. Eteğini sürekli çekiştirmesi gibi ayrıntıların dahi hesaplanmış olması, alttan ışıklandırılmış kırmızı bavulun finalde kısa süreliğine rol çalarak “toplumsal huzuru tehdit eden sorunların” uzaklaşmayla çözülemeyeceğine ve gerçek seyahati zihinlerin gerçekleştirmesine işaret etmesi…
23 yıla onbinlerce insanın hayatını toplasak sığamayacak “gerçekliği”, dışına çikolata sürülmüş acı bir ilaç olarak vermesi…
Ve bunu tek başına yapması…
İzleyin değil, gidin ve yaşayın diyeceğim.
Hikayenin gerçek kahramanı olan Eylül Hanım’ın da devri daim olsun. Yaşayamadığı mutluluğu bir dahaki gelişinde bıkana kadar tatsın.
Eylül / sfrpztf