Çok emek verildiği ve özenildiği belli. Kostümler, dekor, farklılık katan detaylar, hepsi görsel olarak besleyiciydi. Bazı şarkıların aslından çevirisi tam oturmamış olduğundan duyguyu veremedi. Bazı şarkılar da fazla uzundu, ikinci kıta olmasaydı da olurdu dedirtti. Don Kişot bildiğim kadarıyla 50’li yaşlarda, Selçuk Yöntem’in Don Kişot yorumunu izlerken karşımda çokça yaşlı bir Don Kişot buldum. Zuhal Olcay’ın oyunculuğu fazlaca sert idi, rahatsız hissettirdi. Espriler katılmış araya, ki daha fazlası da hoş olabilirdi. Peder karakteri ve oyun girişindeki oyuncuların hoş sesleri fark yarattı. Genel olarak izlenebilir ancak akılda kalmayacak bir müzikaldi.
Oyunu Zorlu PSM'deki prömiyerinde izledim. Aslında ilginç bir şekilde oyunun yaratıcı kadrosuna bakıldığı zaman sezonun en iyi prodüksiyonu olması gerekiyor ama ne yazık ki gerçekte bu böyle değil. Don Kişot veya orijinal ismiyle Don Quixote'nin yeniden okumasını birkaç gün önce bitirişimle bu müzikale gidişim ilginç bir tesadüf eseri kesişti. O nedenle esere çok hakim olarak izlemeye gittim. Müzikale dair bilgilerde görüleceği üzere bir televizyon oyunundan sahneye uyarlanmış ve eser Broadway'de defalarca sahnelenip Tony Ödülü kazanmış. Yönetmeni Işıl Kasapoğlu, Don Kişot'u Selçuk Yöntem, Dulcinea'yı Zuhal Olcay ve Sanço Panza'yı da Cengiz Bozkurt canlandırıyor.
En başta ana metne dair bir şeyler içime sinmedi. Evet, ödüllü bir esermiş ama bana her şeye Cervantes'in engizisyon mahkemesi karşısındaki bir savunması olarak başlanması çok da hitap etmedi. Bilemiyorum, belki de bizdeki uyarlamanın etkisiyle buradan Don Kişot'a geçilmesi de apar topar, çok eserin ortasındanmış gibi geldi. Don Kişot ile Sanço Panza'nın yola çıkışı başlı başına ele alınacak çok önemli bir kısmı halbuki orijinal romanın. Yine aynı şekilde birdenbire yeldeğirmeni sahnesinde bulduk kendimizi ve bu ikonik sahne gerektiği gibi işlenmemişti. Yapıtın büyük bir kısmı Don Kişot'un deyimiyle "han" olan şatoda geçiyordu ve başka da bir dekor kullanılmamıştı. Böylesi büyük bir prodüksiyon için bir başka eksi de bu.
Yine eserde Dulcinea karakterinin ağırlığı artırılmıştı. Don Kişot'un hayali sevgilisi çevresinde yaşanan ve romanda olmayan olaylar dizisi bana oldukça yapay geldi. Romanın önemli bir parçası olan Dük ile Düşes hiç yoktu. Köy berberi ile rahibin olaylara katkısı havada kalmıştı. En önemlisi de Sanço Panza'nın yani yapıtın belki de karakter dönüşümünü en iyi biçimde gerçekleştiren bu başka figürünün ağırlığı azaltılmış, neredeyse yok sayılabilecek bir hal almıştı. Dolayısıyla müzikalin yaslandığı ana metni sevmedim.
Müzikalin başrol oyuncusu olan Selçuk Yöntem tiyatro sanatımızın önemli bir ustası ve bu tartışılmaz. Ancak üzülerek söylemek gerekirse belki yaşından kaynaklı belki role oturmayışından Don Kişot olamamış gibiydi. Ankara Devlet Tiyatrosu yıllarında izleyicinin sadece sesini dinlemek için oyunlarına geldiği büyük ustanın sesi zaman zaman yetmiyordu. Cengiz Bozkurt, Sanço Panza rolünde çok daha iyi olabilirdi zaten öyleydi ama ana metin Sanço'yu budadığı için-belki de yönetmenin yorumuyla Sanço budandığı için onu bilemiyorum, asıl müzikali izlemedim-geri planda kalmıştı. Zuhal Olcay, Dulcinea rolünde anlaşılmaz bir şekilde aşırı teatral bir oyunculuk sergiliyordu ki kendisini ilk defa böyle gördüm ve çok da şaşırdım. Oyunun finali ise bütününe nazaran biraz daha iyiydi.
Müzikale sesleriyle büyük bir katkı sağlayan diğer oyuncular ve koronun hakkını ise teslim etmek lazım. Özellikle bazı sahnelerde oyuncuların bir kısmı devleşiyordu. Keşke ana kadrodaki oyuncular da buna ayak uydurabilecek durumda olsalardı ve ortaya daha iyi bir eser çıkarılmış olabilseydi.
Dolayısıyla dünyanın pek çok ülkesinde, hatta Zorlu PSM sahnesinde çok daha görkemli müzikaller izlemiş bir seyirci olarak üzülerek söylemek gerekirse Don Kişot gibi çok iddialı ve mükemmel bir eserin müzikal uyarlaması bu şekilde olmamalıydı. Ne sahne, ne dekor ne de reji olması gerektiği gibiydi ki Kasapoğlu da aynı şekilde Ankara yıllarından ve İstanbul'da geçirdiğim 15 senede her rejisini beğendiğim bir yönetmendi. Her şeyin bir ilki varmış demek ki. Sözün özü içime sinmedi ve çok mutlu ayrılmadım.
Don Quixote Müzikali (Don Kişot) / Çolpan İlhan & Sadri Alışık Tiyatrosu