Bazı oyunları izlerken ve izledikten hemen sonra gerçekten hiç sevmediğinizi düşünürsünüz ama üzerine konuştukça ve okudukça aslında beğendiğinizi fark edersiniz. Bu oyunda maalesef beğenebildiğim iki şey oldu; müzikler ve ışık.
Oyun zaman konusunda git gelli. Orijinal metin ve anlamaya çalıştığımız Richard Hell metinleri birbirinin çok içerisinde. Tiyatro içinde tiyatro oyunu fikri çok güzel olsa da uyarlamasını çok başarısız buldum. Tiyatro, Richard hell, için bulunulan zaman birbirine o kadar girmiş ki oyunu anlamaya çalışırken oyunu kaçırıyorsunuz. Metinlerin uzunluğunu hiçbir oyuncunun kaldıramadığını düşünüyorum. Uzun metinleri okumanın zorluğu mudur yoksa amaç mı o bilemiyorum ama zaten birbirine bağlaması güç olan sahneleri çok hızlı konuşarak daha da güç hale getirmişler. Ve maalesef ve çok şaşırtıcı bi şekilde oyunculukları da beğenemedim. hepsi birer text okuyormuş gibiydi, çiğ, ruhu eksik.. Oyunu seyirciye geçirmek seyircilerin içerisinden fırlayarak olmamalı.. Richard’ın 1. perdedeki hırsının en azından hissettirilmesini beklerdim.
Ben çok uzun zamandır gitmek istiyordum ve büyük beklentilerle gittim. Bu nedenle hayal kırıklığına uğramış olabilirim. Oyun belki herkese hitap etmeyi amaçlamıyordur bilemiyorum.. Ama çok büyük salonlarda yüksek fiyatlara herkese seslenmeyi amaçlıyor olmanız gerekir diye de düşünüyorum.
Öncelikle büyük bir prodüksiyon olarak daha izleyicisi ile buluşmadan merak, ilgi uyandırmıştı. İlk gösterimlerinden birine hakkında bir yorum okumadan Maximum Unique Hall'de izledim. Oyunun başlarında beni içine almayan olay örgüsündeki takibi zor geçişler belki ilerledikçe toparlanır diye düşündüm. Fakat tam tersine diyaloglar arasındaki kopukluklar giderek arttı ve oyundan kopmamak için sarf ettiğim çaba adeta eziyete dönüştü. Yaşadığımız çağa dair çarpıcı göndermeler içeren güzel tiradlar olsa da bunlar oyun akışına serpiştirilen ilintisiz aforizmalar gibi duruyordu. İkinci kısmı başladığında salonda önümdeki sıralardaki pek çok izleyicinin dönmemiş olması bana oyuna dair beğenimde yalnız olmadığımı düşündürdü. Zaten temsil sayısı arttıkça oyun sonuna, anlatılmak isteneni açıkladıkları sohbet kısmı eklenmiş ki bu da enteresan. Zira, bu söyleşi kısmı her ne kadar oyunun entelektüel birikim gerektirdiği, çok katmanlı sofistike bir anlatısı varmış gibi sunulsa da bana tüm bunların oyunda ifade edemediklerinin itirafı gibi geldi. Oyunculuklar gibi dekor, kostüm, müzik gayet başarılıydı ama gelin görün ki -lafın gelişi diyorum gelin görün diye- senaryodaki büyük aksaklık tüm bunların önüne geçiyordu.
biz tepkimizi ortaya koyalım arkadaşlar ve gitmeyelim oyuna. gerçek sanatseverler yerine oyunda instagrama post atanlar gelsin oyuna. bunu istiyorlar çünkü.
yorumları kapatın ergen moda sahnesi gibi olsun bitsin…
Richard / Dada Salon Kabarett