Bu kadro bu metni nasıl böyle oynar, anlamak ne mümkün.
Levent Ülgen düz,
sıradan bir yerden oynuyor, Binnur Kaya ve Tilbe Saran beklentileri karşılamıyor. Ritm asla yükselmiyor... İşler çığrından çıkmıyor... Güven Kıraç oyunun yüzakı resmen.
Vahşet Tanrısı konu olarak basitin gücünden faydalanan bir metin; iki aile çocuklarının kavgası üstüne uzlaşmak için bir araya gelir ve olaylar gelişir. Aileler bu olayı öyle bir hayat-memat meselesine dönüştürür ki ortaya vahşet çıkar! Ama çıkmadı. Bir ara biebirlerine bir iki tokat salladılar sonra hiç sallamamış gibi devam ettiler. Tilbe hanım sürekli aynı şiddetle bağırdı, ısırdı devam etti. Levent Ülgen telefonla konusurken oyundakinden daha enerjik... Binnur Kaya da baktı olmuyor, Şahika ya sardı.
Çok büyük bi hayal kırıklığı...
Sahnedekiler sadece ünlü diye önceden evde kurulup gelmiş ve verdiği bilet parasının karşılığını almak için yırtına yırtına gülen seyirciler kadar komik bulmadım, eğlenmedim de, ülkenin en iyi oyuncularının performanslarını da sıfıra yakın buldum, dekor koca sahnenin içinde minicik kaldığından oranın bir evmiş gibi olduğunu düşündüm ama inanmadım, 60 yaşlarında karı kocanın 11 yaşında çocukları olduğuna da inanasım gelmedi... Ayakta alkışlayacak bir şey de göremedim. Sonra kendimden şüphe ettim... Kendime o kadar acımasızlık edeceğime aynı objektif bakışla oyuna bir kez daha bakabileceğime ikna oldum. Olmamış, olmamış... Her şeye rağmen olmamış... Ekip kadar, ekip için, ekip yerine de üzgünüm...
Vahşet Tanrısı / DasDas