Rolünün insanı olabilmek
Rolünün insanı olabilmek
Nazım Hikmet'in annesi Celile'yi canlandıran tiyatro oyuncusu Ayşegül Yalçıner'i sahnede hayranlıkla izlemiştim. Tek kişilik performansı hakikaten şapka çıkarmalıktı. Zor bir rolün üstesinden kolaylıkla kalkmış edası ona performans alanında en iyi kadın oyuncu ödülünü getirdi. Ve dikkatlerimizi Nazım'ı dünyaya getiren kadına, ressama; Celile'ye topladı. Kadının hala görünmez olduğunun maalesef sürdüğü bu çağda kadını işaret etti hepimize bu oyun.
Celile oyununu aynı zamanda Ayşegül Hanım'ın eşi de olan Ali Yalçıner yazmış. Ali beyin mütevazi tavrı altı kalın bir çizgiyle çizilmesi gereken bi konu. Böylesine önemli bir temayı ne şekilde dile getireceğinizin kararı dahi tarihi bir sorumluluk ister. Oyun örgüsünün hangi ince detaylarda kurulacağı konusu yine öyle. Buna rağmen tebrik edildiğinde "Ayşegül Hanım Celile'yi bu kadar güzel canlandırmasaydı benim yazdıklarım çöptü; çöp " deyiverecek kadar hem sevgili eşine, hem kadınlara verdiği kıymetin bu kuvvetli ifadesi kolayca es geçilecek bir konu değil.
Ayşegül Hanım'ınsa her adımına, her edasına kadar yansıyan tutarlı mütevaziliği, sıcakkanlı ve açık samimiyeti, oyunculuğu kadar etkiledi hepimizi. Nazım şiirlerini seslendirişi zaten.
Geçen akşam yereldeki kadınlarla buluştuğumuz "yaza merhaba" etkinliğimizde onur konuğumuzdu kendisi. Gelişleri ayrı, gidişleri ayrı zarif bu çiftin her tavrına ayrı hayran kaldık. Ses tonuna kadar yansıyan zerafet. Ve oğulları sevgili Ada'nın piyano dinletisi kısmı benim için gecenin en hoş sürprizlerindendi.
Ayşegül Hanım'a bir kez daha hayran kaldım. Hayli uzun zamandır tavırlarıyla beni bu kadar etkileyen bir insan olmamıştı. Kendisini tanıdığım için onur duydum. Birlikte dans etmekse apayrı bir sevinçti. Bazen insan bulunduğu yere bir türlü giremez ya ne kadar çabalasa. Hani orada olduğuna bir adapte olamazsın içinden. Bedenin ordadır ama için bi türlü giremez tam havaya. O akşam benim hâlim tam da böyleydi nedense. Uzunları yakıp duruyordu gözlerim. Ayşegül Hanım'ın elini uzatıp dansa kaldırışına kadar. İçimdeki hüznü hissetti sanırım. Bu beni çok etkiledi ve o andan sonra hüzün filan kalmadı bende. İşte bu sihirli danstan bir kareyi iyi ki canım Aylin Boztepe çekerek belgeledi. Ne deyim; bahtiyarım.
Aynur Uluç
24 Haziran 2022
Kaan Sekban'la...
Muhteşem bi geceydi. Kaan Sekban'ın 5. yılının yıldönümü olan geceye denk gelmek cidden müthişti. Samimiyeti, sahiciliği ve hayatın içindeki mizahı yakalamış zeki bakışları beni çok etkiledi. Her an kaynayan dinamizmi bu kadar elde tutmak, sohbeti su gibi akıtıvermek hiç belden aşağı esprilere gerek duymadan bu kadar güldürebilmek cidden müthiş bi zeka işi.
İçi dışı bir olmaya ne kadar ihtiyacımız var gördük, hani demiş ya şair "ne kadar yalansız yaşarsak o kadar iyi" Kaansa ki Kaan demem lazım bu cümlede ailemin tatlı abisi gibiymiş de evimizin salonunda anlatıp bizi güldürüyormuş kadar kendine yakın hissettirdi ve gülmekten kırıldığım programının finalinde gözyaşlarımı tutamadım.
Hayatı bu kadar sahici kavrayan ve sözünü esirgemeyen bir adam. Mizahı bu kadar başarılı kullanmak ancak hayatın nüvesinde zaten olan absürdlüklere gözlemciliğini hiç kaybetmeyişle mümkün.
Bizlerse Kaan'ın iç gözünden izledik sanki anlattıklarını. O yüzden gercek bi turnusol oldu sevimli anlatısı. O yüzden etkilendik, o yüzden kendimize yakın bulduk. O yüzden insanın sarılıveresi geliyor. Seyircisini tanıyor olduğu duygusu ile davranan Kaan'ı yıllardır tanıyormuşuz gibi ayrılma sebebimiz bu, o salondan.
Yolun belli ki çok açık. Daha da açık olsun genç adam. Nice beş kere yirmibeş yıllara için böyle hep coşa coşa.
Aynur Uluç
Zorlu Center
25 Nisan 2022
Shirley Valentine /