Eski İstanbullu 10 yıllıkta Ankaralı bir seyirci olarak, oyunu uzunca bir süre bekleyerek ve merakla gittiğim Küçük Tiyatro’ da arkadaşlarımla izledim.
Gerek Ayça hn ın gerekse Fatih beyin, gerçekten hem süre olarak uzun (110 dk), hem uzun replikli , hem kimlikten kimliğe geçişli, neredeyse hiç es i olmayan oyundaki performansına şapka çıkardım evet, ancak oyun boyunca içim içimi yedi. Bunca emek, bunca çalışma, keşke daha iyi bir metin için olsaymış. Metin, oyunculuk ve diğer tüm konular altında ezilmiş . Dekor, kostüm, ışık, reji hiç birine söz yok hatta oldukça iyi. Ancak oyunun ilk 10 dakikasından itibaren sonuna kadar sadece oyuncuları hayranlıkla izledim emekleri ve yeteneklerine sonsuz saygı duydum ve şaşırdım. Seyircinin küfür eden kadına, çok basit esprilere neden güldüğüne, çocuk oyunu gibi yazılmış metinin neresinin onları cezbettiğine inanmakta güçlük çektim. Oyuna birlikte geldiğim arkadaşlarımızla, sonuna kadar izledik. Zira etkinlik nasıl olursa olsun bitmeden çıkmayız asla. Çıkışta herkes aynı fikirdeydi.
Son zamanlarda gittiğimiz oyunlar arasında, biraz da olsa derdi olan, ya da sadece eğlendirmek için bile olsa zekice yazılmış oyunların, eski yıllarda yazılan metinler olması günümüz yazarlarının çarpıcı oyun yazmada zorlanıyor olduğuna mı işaret bilemedik.
Son olarak Rana Alagöz ü yaşım itibariyle hem sever hem dinlerim. Ama oyunda o kadar çok gündeme gelmesi de bir süre sonra oyundan kopardı bizi. Üzgünüm????
oyunculuklar gayet iyiydi..
ancak tekst vasatın vasatı .. genel olarak eh işte denilebilecek bir oyun...
Aşk Hikayen Düşmüş / Tiyatro Hayali