3 gün önce Bostancı Gösteri Merkezi'nde izledim, daha doğrusu salon o kadar kötüydü ki izleyemedim. Oyuna da haksızlık etmem istemem. BKM'ye ilk gidişimdi, mekan o kadar dağınık, o kadar kötü ki, çadır kentle 80'lerin panayır pavyonları arasında, basık tavanlı bir yer. Sahne planı online'dan bilet aldığınızda, salonu da tanımıyorsanız anlaşılmıyor, durakta otobüs beklerken bile oturduğunuz koltuklar daha rahattır. Yükselti ve ses sistemi de berbattı. Mozart dinleyeceğiz, kulağımız tırmalandı. Ben anlamıyorum böyle bir salonda konserler nasıl veriliyor. Dolayısıyla daha salona girer girmez izleme keyfimin düşeceği belliydi. Bu oyunlar böyle salonlarda oynanmamalı. Hakkını vermek istiyorsanız Zorlu veya AKM'de izleyin derim. Oyunun kendisine gelince, kalabalık ve gösterişli bir kadro. Kostümler efsaneydi. Sopranoyu oynayan oyuncu muhteşemdi. Selçuk Yöntem ve Tansu Biçer de rollerinde tabii ki iyiydiler ama metin anlamında beni aşırı tatmin ettiğini de söylemem, bazı yerlerde sululuklar abartılıydı. Onun dışında salon deneyiminden dolayı bugüne dek hiç bir tiyatro oyununda yapmadığım bir şeyi yaptım ve ikinci yarıda çıktım. Dediğim gibi, bu oyuna niyetlendiyseniz iyi bir salonda izlemenizi öneririm.
Oyunu CKM'de izledim. Ustalar ve performansları için izlenir elbette. Müzikle renklendirilen anlar da güzel olmuş, Zuhal Olcay efsaneydi. Fakat no name bir kadronun yaptığı bir iş olsaydı, "iyi ki gitmişim" der miydim bilmiyorum. Absürt tiyatro anlayışı hoşunuza gidiyorsa, özellikle bir anlam arayışında değilseniz, bir noktadan sonra konudan, hikayeden falan geçip, diyalogların, aksiyonların, saçmalama sınırlarında kendinizi salıp nerdeyse istem dışı gülmeye başlıyorsunuz. Tek olayı da buydu bence. Belki de oyunun başarısı da. Ama dediğim gibi türü gereği insanı zorlayan bir tarafı da var. Meraklısına...
Amadeus / Piu Entertainment