Sanat (Mesela Tiyatro) Halk için mi yapılmalı? Yoksa Sanat için mi yapılmalı? Doğru olan elbette Halk için yapılması ama ülkemizde yıllardır halka ve seyirciye çok ta önem vermeyen “HAKİM ZÜMRE” tarafından “Sanat” için yapıldığı çok açık. (Örnek olarak, geçen sezon seyircinin hiç sevmediği ve anlamadığı MEDEA MATERIAL oyunu tiyatroyu yöneten güçler tarafından ödüllere boğuldu???)
Çünkü yıllardır seyircinin hiç sevmediği, sıkıldığı, anlamadığı, yarısında terk ettiği Çehov, Gogol, Dostoyevski gibi klasikler ısrarla ama ısrarla sahnelere konuyor. Elbette Tiyatral açıdan bu oyunlar zengin olabilir, kaliteli olabilir, Tiyatro akademisyenleri – yönetmenleri - oyuncuları çok sevebilir ama seyirci sevmiyor bu oyunları! Artık Hakim Zümrenin bunu anlaması lazım. Israr edilecekse Yerli ve bizden olan oyunlarda ısrar edilmeli. Örnek olması açısından Karacaoğlan – Mevlana - Pir Sultan – Yunus Emre gibi bizden olan değerler sahneye konmalı. (Ki halkımızın bu değerleri çok ta iyi tanımadıklarını yakından biliyorum) Yakın Türk tarihi hiç yok mesela sahnelerde? Kıbrıs üzerine bir oyun gördünüz mü hiç? Turgut Özakman’ın “Çılgın Türkler Kıbrıs” kenarda bekliyor mesela yıllardır? İlla yabancı yazar olacaksa da çağdaş ve yakın modern zaman yazarları tercih edilmeli. Lütfen Seyirci ve Halk için tiyatro yapın artık!
Oyuna gelecek olursak, Vanya Dayı rolünde Süleyman Atanısev ve Doktor rolünde Tolga Evren çok başarılı. Dekor Rus kırsalındaki bir çiftlik evini güzel yansıtmakta. Ama oyunun başında 2 oyuncunun tavukları yönetmesini anlamsız buldum. Yağmur efekti etkileyiciydi. Kostümler dönemi yansıtmış ama bazı oyuncuların modern tarz ayakkabıları kostümlerine uymamış.
Sahnelerimizde seyircilerin güleceği, ağlayacağı, düşüneceği, öfkeleneceği kısaca DUYGU VEYA MESAJ ALABİLECEĞİ oyunlar görmesi dileğiyle…
Oyuncuların bile isteksizce ve sanki zoraki oynadığı, Rus edebiyatının karakteristiklerinden biri olan "anlatım ve diyalogların ağırdan aktığı", izlemesi zor, "meraklısına" bir prodüksiyon...
Reji'nin yorumu da çok ilginç... Birçok Çehov oyununu, hatta "Vanya Dayı"yı da, İBŞT'nin, birçoğu bugün hayatta olmayan, İsmet Ay, Ahmet Uz, Cüneyt Türel, Kamran Usluer, Tanju Tuncel.. gibi efsane kadrosundan izlemiş biri olarak, klasik bir metinde ve oyunda bu yorumları da anlayabilmiş değilim..
(Spoiler) sahnede bastonlu çin çin oyuncak gibi tavuk gezdirmeler, vantilatör sallamalar, oyuncuların "dengesizlik esleri", uzunca bir borudan şıpırtılı yağmur yağdırmalar... bunların hepsinin "derin anlamları" var belki ama seyirciye bir şey geçmiyor maalesef.. Kostümler de olmamış, doktorun ayakkabıları (ve diğer kıyafetler) Defacto'dan mı? 1895'lerde kalın beyaz plastik tabanlı ayakkabı mı vardı, ödenekli tiyatrosunuz, napıyorsunuz Allah aşkına? depolarınızda binlerce dönem kostümü ve aksesuarı yok mu?
Zaman hızla ve geri dönüşsüz şekilde akıp gidiyor, algı ve beğeniler çok çabuk değişiyor... birileri de bunu fark etse artık..
Vanya Dayı / İstanbul Devlet Tiyatrosu