Oyunun kendini ifade etme biçimini çok başarılı buldum. Bütününe bakınca metin güçlü, oyunculuklar da metni destekler şekilde iyi bir zemine oturmuş.
Oyunda yer alan bebeğin varlığı ve ortaya çıkardığı konu bütüne gayet iyi dağılmıştı, bununla beraber seyir zevki yüksek bir sahneleme ortaya çıkmış. Bir annenin toplumca dayatılmış annelik rolüne maruz kalması ve bundan kaçmak isterken yaşadığı çırpınmayla beraber, devamında kaybolan bebeklerinin yarattığı yer yer dramatik ve bazen eğlenceli anlarla ilerledi. Annelik rolüyle baş etmeye çalışan başroldeki karakterimizin, toplumda kabul gören annelik rolünü benimsemiş kız kardeşi ve kayınvalidesiyle yaşadığı çatışma da iyi yansıtılmış. Yani aslında oyun bu iki tarafta da durmadan, seçimi seyirciye bırakarak yorumlatmayı uygun görmüş şekilde ilerliyor. Bu durum da seyirciye oyunda daha etken olmak adına alan tanıyor. Afiş de bu iki taraflı durumun emarelerini göreceğimiz şekilde tasarlanmış, oyun sonrası daha da iyi anlıyoruz.
İlk başta karakterlerin kendini çok ön plana atıp bu şekilde performanslar sergileyeceğini öngördüm ama beni yanılttı. Özellikle Umay Anadolu Kaboğlu’nun performansı epey göz alıcıydı, izlemekten çok keyif aldım. Oynadığı karakteri seyirciye çok iyi geçirdiğini düşünüyorum. Üstüne çok çalışılmış karakterler bazen seyirciye ezberlenmiş olarak geçiyor, hatta üstte ifade ettiğim üzere karakter overacting olacak gibiydi, fakat hiç öyle olmadı dikkat çekici performansı vardı. Ağzında yer etmiş o gündelik kelimeler, deyimler hiç sırıtmıyordu. Karikatürize olmaya müsait karakteri enfes sergilemiş.
Diğer oyuncuları da Kaboğlu’na yaptığım övgünün altında tutmak doğru olmaz, zira üç oyuncu da rolüne tutunmayı çok iyi başarıyor. Baba rolünde seyrettiğimiz Süreyya Bursa’nın Asperger sendromlu bir karakteri canlandırmasıyla beraber ortaya çıkardığı performans da görülmeye değer, zira karakterin ön planda olan hastalığını o ince çizgide tutarak sahneye koyuyor. Sahnede salt bu hastalıkla var olup sürekli gözümüze sokar şekilde oynamamış, doğallığından ödün vermiyor.
Her sahne çok olağan aktı, hiçbirinde bu da olmaz diye düşünmedim, her şey yerli yerinde ilerliyordu. Şirin Öten kağıda döktüğü bu hikayeyi çok iyi işlemiş, gelişine yazılmış bir kısım yok. Böyle bir oyun yazarı ile tanıştığım için ayrıca mutluyum. Tiyatroda fiziksel, absürd ve deneysel birçok deneme yapılmakta ve ilgi çekici de oluyor, ama günümüz tiyatrosunda sakin ilerleyen, akışta olayı hissettiren işler görmek beni memnun ediyor. Keyifli ve vaktinizi dolu geçirmek için tercih edebileceğiniz bir oyun sizi bekliyor.
(Instagram hesabımda, gidebileceğiniz tiyatro oyunlarını ve sergileri sürekli olarak fiyat, konum gibi tüm detaylarıyla topluca listeleyip paylaşıyorum. Takip edebilirsiniz. Instagram: @ugurrsavas)
İkimiz Birden Çıkamayız / Kuklacı Tiyatrosu