Buradaki yazılan yorumlardaki kadar beğenebilmeyi çok isterdim ama maalesef benim için tutmadı. Potansiyeli çok yüksek ama sahnede görmesi çok zor.
Sanırım biraz reji kurbanı olmuş bir oyun. Temposu inanılmaz yüksek bir oyun ve bu metnin zararına oluyor. Herşey o kadar hızlı ilerliyor ki hiçbir nokta hakettiği duygusal ağırlığı taşıyamıyor. Ne izleyici ne de metin nefes alamıyor. Yakın zamanda yazarın Kibiritin Ucunda oyununu izledim, ikisi arasındaki yapısal ve dramaturjik benzerliği fark etmemek mümkün değil. Ancak Kibiritin Ucunda'da var olan öfke ve çaresizlik burada aynı şekilde olmadığı için o hız metne bir şey katmak yerinden ondan çok şey eksiltiyor. Deneyimi metnin ve oyunculuğun gücünden ziyade temposuyla yoğun bir hale getiriyor ve sonunda duygulandırıcı veya düşündürücü olmaktan çok sadece yorucu bir şey kalıyor.
Mesela yakın dönem Türkiye tarihi ve hikayedeki kadınların deneyimleri arasındaki bağlantılar çok güçlü olabilecekken paldır küldür üzerinden geçiliyor. Biraz daha dingin bir tempoda, bir saat yerine 80-90 dakika sürede oynansa daha etkileyici, daha derin ve daha düşündürücü bir deneyim yaratılabilirdi. Bu haliyle Handan'ın bütün deneyimleri neredeyse aralarında duygusal ya da düşünsel bir fark yokmuş, her biri aynı ağırlığa ve aynı öneme sahipmiş gibi birbirinden ayrıştırması zor, bulanık bir girdap halini alıyor.
Sahnenin tasarımı ve kullanımındaki agresif minimalizm de buna katkıda bulunuyor. Zerrin Tekindor bütün oyunu sahnenin bir noktasında, ufak bir merdiven üzerinde geçiriyor. Sahnede biraz hareketin, iyi bir tasarımla etkileşimin getirebileceği es noktaları ve duygusal ehemmiyetten faydalanılamıyor.
Tekindor'un oyunculuğu şüphesiz göz alıcı, ancak bu hız içerisinde duygusal ağırlığını büyük ölçüde kaybediyor. Tefekkür içinde, dönüp hayatına bakarken sevinen, hüzünlenen, öfkelenen, özlem duyan, deneyimlerine yeni bir gözle bakıp farklı anlamlar atfeden ve bunu yaparken kendini taşıma şekli, duygulanımı ve temposu değişen bir oyunculuk yerine neredeyse aralıksız olarak depar atan bir oyunculuk tercih edilmiş. Tekindor çok iyi oynasa da bence bu oynama şekli hikaye için yanlış bir tercih olmuş.
Sonnot olarak, oyundan beklediğim zevki ve duyguyu alamamamda maalesef oyun boyunca iki sıra önümde oturan bir kişinin sürekli telefonuyla video çekmesi de bir rol oynadı. 60 dakikalık oyunun 30 dakikasını telefon ekranından izledim. Oyundan önce yapılan uyarılar belli ki yeterli değil, keşke tehdit edildiği üzere lazerle ve gerekiyorsa daha direkt yollarla müdahale edilse.
O kadar etkileyici bir oyundu ki, oyun bittikten sonra bir süre yerimden kalkamadım. Çok iyi çevrilmiş bir metin. Mükemmel bir oyunculuk. Oyun yapısı gereği birçok duygusal geçiş içeriyor. Ve Özlem Zeynep Dinsel tek başına bunu tam olarak seyirciye aktarabiliyor. Jestleriyle mimikleriyle ne eksik ne fazla, tam olması gereken kadar. İnanılmaz bir performans.
Kel Diva / Oyun Atölyesi