Oyunu Müze Gazhane'de izledim. (Başka yerde izlemek pek de mümkün olmasa gerek) Sanırım çoğu insan için Gazhane'ye gitmek çok keyifli bir eylemdir. Bu sahneyi de çok seviyorum, farklı bir tiyatro deneyimi oluyor. Öncelikle belirtmek gerekiyor ki, oyunun uyarlama-çeviri olduğu kaçınılmaz belli oluyor. Kültürel olarak metindeki o tını seyirciye aksediyor maalesef, bu eğretiliğe varan ötekilik nedense hep bana bir bariyer oluyor, bu durum çok öznel olabilir. Konusu itibarıyla yenilikçi ve herkesi içine çekebilecek genişlikte bir oyun bu yönüyle izleyen geniş kesimleri tatmin edebilecektir diye umuyorum. Bir tarafta insanın/aile içindeki çıkmazlar ve boşlukların mahremiyetinin dışavurumu ve öte yandan evrenin başlangıcını anlama ve dünyanın sonunun nasıl olacağı üzerine tahminler,,, Karakter gelişimleri bazı yerlerde nedense çok güdük kaldı. Yan hikayelerin bu kadar çok olmasından ziyade ana hikayelerin daha vurucu olmasını tercih ederdim. Sahne kullanımı-müzik-geçişkenlik bunlara söyleyecek sözüm yok, kusursuzdu. Oyundan sonra aklımda Şeyh Galip'in şu dizeleri yankılandı:
“Hoşça bak zâtına kim zübde-i âlemsin sen
Merdüm-i dîde-i ekvân olan âdemsin sen”
Sivrisinekler / İstanbul Şehir Tiyatroları