yaratma ve yarattığınla başa çıkma, bir nevi tanrılaşma, tanrılığı taşıyabilme hikayesi. metin gerçeklikle oynadığı ve gerçekliği değiştirdiği için gayet keyifliydi. 60dakika boyunca dinlediğim metinden de seyrettiğim oyunculuktan da gerçekten memnun kaldım. küçük bir eleştiri sunmak isterim. feza’nın toplumsal kabullere uyma sürecinde ferda’nın, artık dini değil kültürel bir söylem olan ‘hayırlısı’ kelimesi ardından şalını ‘başına örtme’ ve bir anda toplumun dayattıklarına boyun eğen bir üslubu benimseme nedeni tam olarak neydi? başını örtmek yahut başını açmak kişinin kendi ihtiyarıyla eyleme döktüğü fiillerden değil mi? yahut başını açmak kendi ihtiyarıyla fakat başını kapatmak toplumsal baskılarla mı gerçekleşiyor? ‘Tercih’lerin bin türlüsüne ‘saygı’ duyulmanın çok daha ötesine geçildiği bir zaman diliminde, bir kadın metninde ve bir kadın hikayesinde tercihlerinden dolayı bir başka kadını daha aşağı bir konuma layık görmek anlayamadığım bir durum oldu :) tüm toplumsal tabulara eyvallah diyen (ki bunu tabii ki bir iradesi olmadığı için yapıyor), kurulu erkel dünyasına itirazı olmayan başı kapalı(öteki) kadın… umuyorum metnin bu kısmı benim fazla hermeneutik yorumuma maruz kalmıştır :)
Canavar / İki Tiyatro