-
Oyunu izlerkenden daha çok oyundan çıkınca vuran bir bir performans oldu benim için.Mutsuzluğun saf hali,0 gerçek mutsuzluk.Öyle derin bir mutsuzluk ki oyundan çıkınca sıradan ufacık mutlulukların değerini hatırlatan ve onlara sıkıca sarıltan harika bir oyunuluk ve metin.Çok gerçek,çok bizden çok hayattan.İzlediğim için şanslı hissettiğim ve enler listeme girmiş bir eser.Bir de afi tasarımının üzerinden geçmeden edemeyeceğim.Oyundan sonra afiş tasarımı benim en ufak hücrelerimi bile sızlattı.Izdırap korosu derken ıstırap çektiren duyguyu verdi.
Şimdi kimbilir yeni ne gelecek dedirten ,heyecanlandıran bir ekip.Bir Izdırap Korosu geçti sahnelerden iz bıraktı ...Tebrikler
-
2500 yıllık bir metin nasıl günümüze taşınır; metinle birlikte insanın (belki de daha çok kadınların) yaralansalar da bitmeyen adalet arayışı nasıl anlatılır… Euripides’in o “ağır” metni, nasıl oya gibi işlenir, oyuncularla nasıl havalanır ve uçuşur… Soluksuz izledim/k, tüm salon. Tiyatro, devlet, kanun, kural, adalet, intikam, sahne, mahkeme… Hekabe, Hekabe değil ama çikolata, çikolata. Nasıl Comedie-Française olunur, sanırım böyle. IKSV’ye kocaman teşekkür.
-
Seyredemeyenler icin gercekten cok uzuldugum sahane bir oyundu. Oyun boyunca, Fransa'da da bu tip seyler - butce sorunlari gibi 3. dunya ulkelerinde olmasi gereken sebeplere dayali olarak - oluyorsa; medeniyet nedir, nerededir diye dusundum durdum. Cok cetrefilli bir metni, o kadar guzel ve herkesin anlayacagi sekilde sahneye koymuslar ki, hayran kalmamak elde degil. Cok begendim... arada ufak ufak guldurse de, insanin yuregine oturuyor...
-
Hekabe, Hekabe Değil, ama Çikolata Çikolata
2500 yıl önce Euripides tarafından yazılan Hekabe, Portekizli yönetmen Tiago Rodrigues'in usta dokunuşuyla günümüze taşınmış ve Comédie-Française gibi 350 yıllık bir toplulukla buluşarak büyüleyici bir yorumla sahnelenmiş. Moliere’den günümüze uzanan bu köklü topluluk, yenilikçi bir bakışla çağdaş kalmanın mümkün olduğunu bir kez daha gösterdi.
Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nde Tiyatro Festivali kapsamında izleme şansı bulduğum bu performans, 120 dakika boyunca adeta nefesimi kesti. Oyuncular, rolden role ustalıkla geçerken, bir anne olarak bebeğimizi ilk kucağımıza aldığımız andaki o kaygı ve suçluluk duygularını içtenlikle yaşattı. Tarih öncesi intikam arzusu, bugün adalet arayışına mı evrildi? Yönetmen, dişi köpek sembolünü kullanırken “ben sadece uluyordum” diyen Hekabe'nin sesinde Nadia’nın gözyaşlarını, adaletin peşinde durmaksızın havlayan bir kadına dönüşmesini öyle güzel bir zarafetle yansıtmış ki…
Gerçekle kurgunun buluştuğu bu alacakaranlık atmosferde, bir kadının adalet arayışı yüzyılları aşarak günümüze taşındı. Seyircisini duygu seline sürükleyen bu kusursuz performans, bana tarifsiz bir mutluluk ve derin bir düşünce bıraktı.
Sanattan ilham almak böyle bir şey… Kendimi çok şanslı hissederek ayrıldım salondan.
-
Istırap Korosu / BAM