Oyunu 17 Şubat 2024 akşamı DasDas'da izledim. Başka bir müzisyenin ifadesiyle Anadolu müziğini batılılaştıran ilk müzikolog Gomidas’ın hikayesi… 19. yüzyılın ikinci yarısında Kütahya'da doğmuş, Ermenice dilini görece geçkin yaşlarda öğrenmiş. Hiç kolay olmayan bir hayat yaşamış bu sanatçı, Osmanlı Hükümeti'nin 1915'te çıkardığı geçici sevk ve iskan kanunuyla tutuklanmış, yaşadığı topraklardan sürülmüş. Çankırı sürgününden araya diplomatların girmesiyle kurtulsa da sürgünden döndükten sonra akıl sağlığını yitirmiş. Bundaki en büyük etkenin sürgünden döndüğünde evinin talan edilmiş, eserlerinin parçalanmış bulması olduğunu anlatıyor tanıklar... Lape'den sonra, vatanından uzak bir sanatoryuma yatırılmış, ölene kadar yaklaşık 20 yıl hiç piyano çalmamış, beste yapmamış, şarkı söylememiş ve konuşmamış...
Oyuna gelecek olursam, Fehmi Karaarslan’ın müthiş oyunculuğuyla hikaye bambaşka bir anlatıma ulaşmış. Koronun da bunda payı büyük. Oyun öncesinde ve sonrasında okuduğum metinleri de göz önünde bulundurunca hikayenin şahane kurgulandığını düşünüyorum ancak yorumlarda okuduğum süre uzunluğu eleştirilerine katılmadan edemeyeceğim. Bir puanı bu yüzden kırdım. Oyundan sıkılıp kopmadım ancak odaklanmak zorlaştı haliyle. Hem farklı ülkelerde süren eğitim hayatı hem erken anne baba kaybı hem de sürgün sebebiyle hep bir yerlere sürüklenen bu adamın ‘‘Evim neresi?’’ haykırışı beni çok etkiledi. Oyunda biz izleyicilere ağaçlar olarak hitap etmesi, ağaçlarla konuşması, tanıkların bir noktadan sonra ağaçları bile jandarma sandığını anlattığı dizeleri okuyunca daha da üzücü bir hal aldı…
İki gün üst üste çok büyük acılar ve ayrımcılıkları konu eden oyun izlemek benim için gerçekten yıkıcı oldu. Bir süre bu konuyu düşüneceğim ve etkisinden kurtulamayacağım sanırım. Bugün ırkçılığın ve ayrımcılığın başka formlarda yine yeniden bir ‘‘trend’’ olduğu güzel ülkeme, Anadolu topraklarına kardeşçe yaşama borcumuz var… Alkışı bol olsun!
Gomidas / Yolcu Tiyatro