Tiyatro festivali vesilesiyle hem "Gabriel'in Düşü"nü hem de yeni açılan sahne Alan Kadıköy'ü görme fırsatım oldu.
Oyun, birbirine benzemeyen anane ve değerler ile yetişmiş farklı toplumlardan üç çifti bize gösteriyor. İki çiftin arkasında belki kırıcı belki değersiz hissettiren göç hikayesi var. Bu hikayeyle birlikte, karakterlerin geçmişini farklı dünyalara açılan kapıların ardında gördüğümüzde hisleniyoruz. Tam bu noktada oyunla ilgili hoşuma giden bir detay var. Oyun ahlaki olarak can yakan sorunlara değinse de seyircinin vicdanını sömürmüyor, hatta farkındalık yaratıyor. Bunu başarmasına vesile olan metin, kendini net bir biçimde ifade ediyor ve çok da uzatmadan noktalayabiliyor. Gayet derli toplu olmuş bir oyun diyebiliriz.
Bu hikayede bize eşlik eden nadide dekor ise afişte de göreceğiniz kırmızı şal oluyor. Kundak, valiz, battaniye gibi farklı materyalleri temsil etmesinin yanında ateş olarak dahi görüyoruz. Böyle sade dekorların olduğu oyunlar beni ayrıca memnun ediyor. Bu sayede hem fazlasıyla hayal kurup hem de sadece oyunculara odaklanıyoruz.
Karakterlere de değinelim. Tema, göç hikayesini güçlü bir şekilde barındırdığı için Suriyeli çift oyunu domine ediyor. Oyunun geçtiği evin sahibi ve artık adalı olmuş çiftimiz ise arkalarında bıraktıkları yaralayıcı göç hikayesi ile birlikte daha sancılı bir geçmişi gözler önüne seriyor. Bu karakterler haliyle gayet baskın görünüyor. İstanbul'dan tatil maksadıyla gelmiş Berna ve Berk bu akışta daha dışarıda kalmış gibi görünse de beni en çok etkileyen ikili onlardı. Günümüz toplumunda çok sık yaşanan duygusal sorunların ve bu sorunlarla beraber adeta mahkumlaşan çiftlerin aynası olmuşlar. Bu karakterlere hayat veren Ayşegül Tekin ve Kerem Pilavcı'nın oyunculuklarıyla birlikte sahnedeki tavırlarını da çok başarılı buldum. Hem merak etmeyin, Berna ve Berk çifti de bir kalpten başka bir kalbe olmak suretiyle göç ediş hikayesi barındırıyor.
Toparlayıp noktalarsak, sahneye yakışan güçlü bir hikayeyi barındıran bu güzel oyun görülmeyi ve alkışı hak ediyor.
Gabriel’in Düşü / TiyatroDEA