-
-
Yangınlar dün gece boğazımızı düğümledi. Murat Daltaban’ın rejisi, Cem Yılmazer’in atmosferi, Oğuz Kaplangı’nın müzikleri Tan Temel’in nefis koreografisi ile deyimi yerindeyse şiir gibi bir oyun izledik. Ama çok çok acıklı bir şiir. Nilüfer Kent Tiyatrosu oyuncularına bol alkış. Duru ve samimi oyunculuklar ile 2 saat bizi koltuğumuza mıhladılar.
Yazmayı öğren, okumayı öğren, harfleri öğren.
-
Wajdi Mouawad oyunlarinin hepsi birbirinden dramatik, insanin icine isleyen aci, siddet oykuleri olsa da bagimlilik yapiyor. Murat Daltaban'in rejisi ile Nilufer Kent Tiyatrosu bu senenin en iyi isini cikarmislar. DOT'un ilk donem oyunlari tadinda, insanin bam teline basan nefis bir oyun olmus. Dekor ve kostumlere de bayildim. Emegi gecen herkesin eline, yuregine saglik. Uzun suredir bu kadar iyi bir oyun seyretmemistim. Umarim Istanbul'da oynamaya devam ederler.
-
çok etkileyici bir senaryo, şaşırtıcı final, uygulamalarda farklılıklar... çok iyi, duygu geçişleri çok net bir oyun. emeği geçen herkesin ellerine sağlık. matematikle ilgilenen oyuncunun olaylara bakışının matematikle anlatılması, dekor, müzik çok başarılı. Bu arada senaryonun filmi de varmış, ilgilenenlere...
-
Peşpeşe vasat seviyesindeki yapımlardan sonra korkarak gittiğim İstanbultiyatrofestivali 14.gününde Nuliferbelediyesikenttiyatrosu nun Yangınlar oyunu vardı sahnede. Lübnan doğumlu Kanadalı yazar,oyuncu ve yönetmen Wajdi Mouawad ‘La Sang de promesesses’ Kan yeminleri dörtlemesinin biri olan Yangınlar metinini Murat Daltaban yorumlamış ve sahneye koymuş. Hemde çok güzel yorumlamış. Masalımsı anlatımla,savaşın yaratabileceği acının en büyüğünü dile getirmiş. Köklerini aramak zorunda kalan gençlerin bunu yaparken çıktıkları yolculuğun anlatımında o topraklarda varolan mistik ögelerde kullanmış. İnsanın iki yanını iyilikle kötülüğü anlatıyor bir olmayı 1 1 kaç ederken 1 i yor 2 gibi görünse de. Lübnan iç savaşında yaşanan bir aile dramını ve sonrasındaki kayboluşları anlatıyor. Güzel bir hikaye, güzel yorumlanmış ve sahneye konmuştu. Oyuncu performansları, geçişler müzik, metnin dile gelişinde yarattığı duygu yoğunluğu seyirciyi aldı götürdü. Bu dörtleme sanırım 11 saatlik performansla yazarın kendi yönetiminde sahnelenmiş keşke onu yakalayabilsem ve o dili anlayabilsemde seyretsem demeden edemedim. Görsel, ışık, ses ve anlatım oyunculuk olarak sanırım festivalin en iyi türk yapımıydı emeği geçenleri tebrik ediyorum.
Simon
Ağlıyor musun?
Ağlıyorsan, yaşlarını silme,
Çünkü ben de benimkileri silmiyorum.
Çocukluk insanın boğazında bir bıçak gibidir.
Hayalî'nin Hayali / Nilüfer Belediyesi Kent Tiyatrosu