29. İstanbul Tiyatro Festivali’nin açılışı konuk ülke Hollanda’dan gelen Scapino Ballet Rotterdam topluluğuna aitti. Temsili 20.10.2025 tarihinde Zorlu PSM Turkcell Sahnesi’nde izledim. Marcos Morau’nun imzasını taşıyan “Katedral, Arvo Pärt ile Bir Akşam” temsili izleyicilere retro-fütüristik teatral bir görsel şölen yaşattı diyebilirim. Bütünüyle karanlık ve soğuk bir yapıda oynayan Katedral, izleyicisini zamanın ve mekânın yer almadığı bir rüya evrenindeki karanlık derinlere götürüyor. Ve bunu yaparken oldukça cürretkâr ve kaotik bir düzlemde seyirciyi izlerken düşünmeye iterken, bir yandan da insanın içinde bulunduğu ve kendi ütopik evreninden bakarak evrildiği hâli sorgulatmaya çağırıyor. Burada öylesine çağdaş bir uyarlama söz konusu ki; yüzeyselleşen insan ilişkilerini, doğayla ve hayvanla olan kopukluğu, bir inanç ve aidiyet duygusuyla sonsuz bir arayışta olan insanın DNA’sını sahne merkezindeki bir göktaşı eşliğinde bu soyut anlatının başlangıcını oluşturuyor. Uzun bir masa düzeneği etrafında başkalaşan insanlar, dijitalleştiğimiz ve özellikle de pandemiden sonra yalnızlaştırmayı alışkanlık haline getirdiğimiz bu karmaşık düzenin içinde çok da uzağımızda olmayan bir yakın geleceği ele alıyor. Bunu 12 dansçısıyla beraber sizi adetâ kuşatarak, kendi fütüristik evreninde birer yapıtaşı olmaya davet ediyor. Gözlerimi bir an olsun ayırmadığım bir show’du. Kostümler ise bu çağdaş uyarlamayla adeta bir ahenk içerisinde, avant-garde detayların yer aldığı sofistik takım elbiseler ve soğuk tonların tercih edildiği kalın kumaşlar çok iyi seçilmişti. Danslardaki uyum, dış sesin kattığı boyutsal derinlik ve senkronik koreografi çarpıcı bir etki yaratırken, soğuk tonlarda dark bir ışık seçimi, kapının ardındaki sizi ürküten boyutsal oyunlar, kafaları olmayan takım elbiseli figürler, digital bedene sahip bir insan ve tümüyle yaratılmış bir kavramsal “katedral” yorumlaması, göktaşı metaforu üzerinden ona bağlayıcı unsurları yakından izlememizi sağlıyor. Temsil öncesi Türkçe kitapçığın verilmesi güzel bir jestti, temsilde yer alan dış sesin Flemenkçe olacağı söylenildi ama İngilizce seslendirildi. Benim açımdan güzel oldu çünkü o karanlıkta zaten kitapçığı takip edemeyeceğim için en azından iyi bildiğim bir dilde seslendirme olunca temsile hakimiyetim daha da güçlendi. Tek kusur olarak gördüğüm; müzikler efsane idi fakat canlı müzik olmasını tercih ederdim, bant kaydı değil. O zaman eminim tadından yenmeyen bir iş olurdu. İKSV’nin farklı disiplinlere yer vermesi hoş bir detay. Tiyatro Festivali kapsamında sadece tiyatro metinleri ve temsilleri görmek yerine böylesi özgün işleri de izlemek oldukça güzel bir deneyim. Geçen sezon da Utsushi’yi izlemiştik, onda bu kadar etkilenmemiştim ve puanımı düşük tutmuştum. Ama farklı bir şey izlediğim için de mutlu ayrılmıştım salondan. Etkinlik 2 gün üst üste Zorlu PSM Turkcell Sahnesi’nde oynayacak, mutlaka görülmesini öneriyorum. Tüm ekibe katkılarından ve bize böylesi muazzam bir görsel şölen izlettiklerinden dolayı teşekkürlerimi sunuyorum.
İzlediğim tiyatro, müzikal, bale ve opera temsillerini kendimce yorumladığım güncel paylaşımlarıma Instagram’da @metinler.sahneler hesabımdan ulaşabilir, ilgileniyorsanız takibe alabilirsiniz!
9/8'lik Kıyamet / Mek'an