Oyundan çıktıktan sonra dahi insana düşüncelerini, hislerini tekrar tekrar gözden geçirme ihtiyacı hissettiren; gücünü kolektif enerjisinden alan bu oyunla tanışmak ne büyük keyif! Emek emek örülmüş hikayesi, hepimizin yakınen tanıdığı o "aile" ve "deprem". Oyuncuların samimiyetiyle bezeli icra kuvveti hiç de hafife alınmayacak kadar etkisine alıyor hepimizi, öyle ki tüm seyirci kıkır kıkır gülüyor, her karakterin hikayesini daha da fazla merak ediyor, uzun uzun izlemek istiyoruz. Bu merakla birlikte, onlarla çıktığımız bu yolculukta Kara Kutu açılıyor ve hem öğrendiklerimizle hem de yapılan seçimlerin ağırlığının bıraktığı hislerle baş başa kalıyoruz. Sürükleyici hikayesiyle bizi bir an olsun seyirci koltuklarında geri bırakmıyor; görüntü, dekor ve ışık kullanımıyla, yaratıcı denemeleriyle bir bütün halinde bizi Kara Kutu'nun atmosferinin içine alıyorlar. Sahnede gördüğümüz yaratıcı icralar ve rejisel dokunuşlar ile oyuncuların oyuna hakimiyeti birleşince seyirci için keyfi ve seyri yüksek muhteşem bir oyun çıkıyor ortaya. Çıktıkları bu yolculukta bizlere de onlara eşlik etme fırsatı verirken çok güzel sorular atıyorlar ortaya, yaptıkları seçimlere ise bizleri de dahil ediyorlar: Kırmızı hap mı, mavi hap mı? diye soruyoruz "Umut" ile birlikte. Uçurtmasına takılınca gözümüz, ailenin her ferdiyle birlikte bizler de elden ele taşıyoruz tüm hikayeyi. Yarın ne olacağı bilinmez; ancak aynı "Umut" gibi, ertesi güne bizlerin de aynı uyanmayacağı kesin diyoruz büyük bir eminlikle. Her anıyla tadını çıkarabileceğimiz, seyircinin sanatsal tatmin ile salondan ayrıldığı bir tiyatro oyunu karşımızda, alkışı bol olsun!
Kara Kutu / BGST - Boğaziçi Gösteri Sanatları Topluluğu