Bazı oyunlar yalnızca bir hikâye anlatmakla kalmaz, seyircisini de hikâyenin içine çeker ve onun bir parçası hâline getirir. Johnna Adams’ın yazdığı Gidion’un Düğümü, tam da bunu başaran, sahneyle izleyici arasında derin bir bağ kuran oyunlardan biri. Eğitim sistemi, toplumsal baskılar, ahlak, sanat ve çocukluk üzerine düşündüren bu eser, sahnede güçlü bir anlatımla hayat buluyor.
Oyunun sahne tasarımı ve sanat yönetimi, hikâyenin atmosferini derinleştiren en önemli unsurlardan biri. Sade ama etkileyici bir sahne kullanımı var. Sahne seyirciyi de oyunun içine dahil eden sınıfta bir gözlemci gibi seyirciyi bu hesaplaşmanın ortasına bırakarak oyunu iliklerine kadar yaşatan bir şekilde tasarlanmış. Her detay anlatılan öyküye hizmet ediyor. Sınıf ortamı, hem alışıldık hem de içinde kaybolabileceğimiz kadar katmanlı bir mekâna dönüşüyor. Bu yalın ama çarpıcı tasarım, izleyiciyi hikâyenin gerilimi içinde tutmayı başarıyor. Özellikle anne karakterinin tribal bir gel git yaşadığı bölümde gerek ışıkların gerek görsellerin gerek de müziğin kullanımı iyi oyunculukla birleşince çok büyük bir etki yaratıyor.
Özge Özder performansıyla oyunun duygusal yoğunluğunu zirveye taşıyan isimlerden. Karakterine kattığı derinlik ve sahnedeki varlığı, oyunun gerilim dolu atmosferini izleyiciye doğrudan hissettiriyor. Onun oyunculuğu sayesind yalnızca bu hikâyeye katılmıyor, karakterlerin yaşadığı çatışmaları da birebir deneyimliyoruz. Özgür Kaymak da Özge Özder'e başarılı performansıyla eşlik ediyor.
Metin başlı başına oyunun en güçlü yanlarından biri. Sadece bir öğretmen veli görüşmesi olarak başlayıp giderek toplumsal baskılar, eğitim sistemi ve bireysel vicdan hesaplaşmalarına dönüşen diyaloglar, seyirciyi düşündüren ve sorgulatan bir yapıya sahip. Oyun, çocukluk kavramını romantize etmek yerine, masumiyetin hızla kaybolduğu bir süreç olduğunu hatırlatıyor ve izleyiciyi bu gerçekle yüzleşmeye zorluyor.
Yönetmen Ersin Umulu, metnin sunduğu gerilimi ve psikolojik derinliği sahneye ustalıkla taşıyor. Karakterlerin çatışmasını ve olay örgüsünün yükselen tansiyonunu izleyiciye hissettirmekte oldukça başarılı. Her sahne, izleyicinin içinde bulunduğu gerilimi artıran bir şekilde kurgulanmış ve sahne geçişleri titizlikle işlenmiş. Sevgili Ersin Umulu bu usta ve özverili çalışmasıyla izleyicileri kendine hayran bırakıyor.
Gidion’un Düğümü, hem sahneleme, hem oyunculuk, hem de yönetmenlik açısından metninden aldığı güçle de birleşerek üst düzey bir yapım haline geliyor. Seyirciyi içine çeken, düşündüren ve oyun bittikten sonra bile zihinde yankılanmaya devam eden bir hikâye anlatıyor. Bu tür oyunları sahnede görmek, tiyatronun gücünü ve sanatın düşündürücü yanını bir kez daha hatırlatıyor.
Gidion'un Düğümü / İstanbul Şehir Tiyatroları