Oyun için The Guardian "Feminist Tarantino" ifadesini kullanmış. Tarantino'yu da seven ya çok sever, ya da nefret edenler kesimi yaptığı sinemayı küçümser, ortası yoktur, çünkü sivridir. Bu oyun da böyle. Sarsmak, batırmak, irkiltmek ve de tabi ki düşündürmek için yazılmış, sahneye konmuş, oynanmış. Aşağıdaki yorumlara bakınca ben de Tarantino'vari bir ayrım gördüm. Kimileri oyunu, oyunculuğu ve yutulması zor konusunu kara-komedi şeklinde ele aldığı için müsamere benzetmesi yapmış, oyunculuğu hafif bulmuş, benim gibi kimileri ise izlemekten zevk almış. Açıkçası oyun beni öyle şaşkınlığa uğrattı ki, ben bu oyunu İstanbul'da mı izledim diye sordum kendime. Bizim sahnelerimiz, alışık olduğumuz oyunların fersah fersah ötesinde bir oyun. Oyunculuk, dekor, ışık, makyaj her şey dört dörtlük. Olaylar bir yerden sonra o kadar groteskleşiyor ki seyirci gülsün mü, korksun mu, şaşırsın mı, afallasın mı arada kalıyor. Yıllar önce Edinbungh/Fringe'de izlediğim kimi oyunlarda içimden, "bu oyunu biraz zor oynarlar bizde" diye düşündüğümü anımsayacak olursam, şu an geldiğimiz noktada ne mutlu ki böyle sıradışı oyunları izleyebiliyoruz. Oyundan çıktığımda beğendim/beğenmedim sığlığında bir değerlendirme yapmaya gönlüm elvermedi, tavsiye eder miyim acaba diye de düşünmedim değil. Şimdi cevabım net, bu oyun herkese "Aman koşa koşa gidin izleyin" denecek bir oyun değil ama birbirinin aynı, kırk kere anlatılmış hikayelerin ısıtılıp ısıtılıp sunulmasından bay gelmiş, tiyatronun bir canlı performans sanatı olmasının gücünün bilincinde olan, yeniliklere açık, kara-mizah seven bir kitle için mutlaka görülmeyi hak eden bir oyun. Tüm ekibi AYAKTA alkışlıyorum :)
Timsah Ateşi / Çolpan İlhan & Sadri Alışık Tiyatrosu