Sipariş Listesi, Sendrom ve şimdi Tırtıl GPT-148... Fact Tiyatro'nun kolektif bir çabayla, tutkuyla sürdürdükleri sahne yolculuğu bu oyunla yerini iyice sağlamlaştırmış diyebiliriz. Üç yıl önce Katherine Soper'ın Wish List oyununu Türkçe'ye çevirip yola çıkan Fact Tiyatro, bir sene sonra Ali Haydar Çataltepe'nin yazdığı Sendrom'la hem kendi yolculuklarının yönünü belirlemiş hem de Ali Haydar'ı yönetmenliğinin ve oyunculuğunun yanında bir de bir oyun yazarı olarak keşfetme imkanı yaratmıştı. Ayrıca Sendrom, ilk oyunları Sipariş Listesi'ndeki oyunculuğu ile hayranlık yaratan Dilara'nın oyunculuğunun tesadüf olmadığını da kanıtlayan bir tek kişilik oyun olmuştu.
Dün akşam Ara Sahne'de prömiyer yapan Tırtıl GPT-148 ile Fact Tiyatro bu kez de Ali Haydar'ın yazarlığının tesadüf olmadığını kanıtladı. Sendrom'da çok iyi bulduğum özgün, seyirciyi yakalayan, oyuna dahil eden ve hikayeyi merak duygusunu büyüterek ince ince işleyen üslup, Tırtıl'da ayakları yere daha sağlam basan, birkaç adım daha gelişmiş versiyonuyla karşıma çıktı. Tırtıl'ın yönetmen koltuğunda bu kez Dilara Vural var. Bu ekip "biz kolektif bir şekilde, hepimize alan açarak, hepimizin maksimumuna ulaşmaya çalışarak üretmeyi bırakmayacağız" diyor bize.
Tırtıl, tutkulu bir çiftin ilişkisinin içinden hem bugünün "aşk" çıkmazına hem de edebiyatın, psikolojinin ve sanatın yüzyıllardır tartıştığı aşktaki benlik ve biz olgusuna yeniden sorular sormaya davet ediyor bizi. Ancak bu sorgulamayı yapmamıza neden olan trajik olayların güncel tartışmaları da sanata dahil eden bir hikaye üzerinden örülmesi epey iyi bir fikir. Son birkaç yılda günlük hayatımızda en çok konuştuğumuz konulardan biri oluveren yapay zeka meselesini, öğrencilerin ödev yaptırdığı kısır bir kullanım alanıyla "acaba işlerimizi elimizden mi alacak" diye başlayan zeminsiz kaygıların kıskacından çıkarmayı deniyor Tırtıl GPT-148. Oyun ilerledikçe devreye giren tıbbi terimler ve bilimsel diyaloglar oyunun duygusunu kaybettirmediği gibi bu duygunun altını ısıtmaya devam ediyor.
21. yüzyılın en güncel tartışmalarından birini belki de insanlık tarihi kadar eski bir bir olgudan yola çıkarak, bir aşk öğretisi üzerinden irdelemek fikir olarak oldukça çekici ancak pratikte bu kadar iyi olması beni hem şaşırttı hem de çok sevindirdi. Bu ekipte oyunculuklarla ilgili bir eleştirim hiçbir zaman olmadı. Dilara ve Ali Haydar zaten sahnede inanılmaz rahat hareket eden ve seyirciyle çok rahat temas kuran iki oyuncu. Bu oyunda ilk defa izlediğim Dilek Sağır da bu ikilinin ritmini yakalamış.
Üçüncü oyunlarıyla her sene biraz daha ileriye gitmeye devam eden bu ekibin önümüzdeki yıllarda gidecekleri yeri, deneyecekleri fikirleri ve kalkışacakları işleri görmeyi şimdiden heyecanla bekliyorum.
Tırtıl GPT-148 / Fact Tiyatro