Baba Sahne’de Salıncak’ın prömiyerindeydim. Çevremdekiler nedense sevmese de ben beklentimin üzerinde bir işle karşılaştım ve gidin diye tavsiye edecek kadar beğendim diyebilirim.
Çok fazla “spoiler” vermemeye çalışarak anlatmaya çalışırsam eğer, Gülhan Kadim’in yazıp yönettiği oyunda Hazal Türesan ve Yiğit Sertdemir birlikte yaşayan iki kardeşler ve oyun birlikte yaşadıkları evde geçiyor. Oyun ilerledikçe bu iki kardeşin birbirleriyle olan ilişkilerine, geçmişlerine, günlük alışkanlıklarının nedenine, yaşayışlarına, “yaşayamayışlarına”, travmalarına ve birçok diğer konuya ayna tutarken aklımızdaki soru işaretlerine de cevaplar buluyoruz. Yani oyunun finalinde aa demek bu yüzdenmiş demeyip, oyunun genel akışında bazı şeyleri öğrenmiş oluyoruz. Arkadaki perdeye yansıyan kırık dökük bir duvarın ortasında pencere, oyun ilerledikçe de bu pencere ve duvarda olan değişimler, duvardaki çizimler güzel düşünülmüştü. Ters köşe yapan sahneler vardı (Bahar’ın annesiyle telefonda konuşması vb.). Başak Özdoğan’ın tasarladığı dekoru da sevdim.
Hazal Türesan’ı bundan önce Küvetteki Gelinler’de izleyip bayılmıştım. Oyundaki Bahar rolü için biçilmiş kaftan olmuş diyebilirim. Yiğit Sertdemir’le enerjileri tutmuştu, biri daha iyiydi diyemem. Aralarındaki tansiyonun yükseldiği sahnelerde gerilim dozu bir tık daha yüksek olsa daha iyi olabilirdi, geçiştirilmiş gibiydi.
Gülhan Kadim’in Yan Dünya’sını mesela hiç beğenmemiştim, benlik değildi ama “Salıncak” onunla kıyas kabul etmeyecek kadar iyi bir metin olmuş bana göre. Yine de metni biraz kırpardım sanırım. Uzayan sahneler vardı. Bir de tam oyun yükselip final yapacak gibi dururken bitmeyip devam ediyor. Bitiş çizgisini görmüşsünüz de tam yaklaşırken ipi biraz daha ileriye almışlar gibi duygu.
Salıncak, konu olarak oldukça ilgi çekici, her ne kadar kısaltmak istesem de güçlü bir metin, bu metne hayat veren iyi oyuncular, başarılı ışık tasarımı ve görsel efektleri ile bana göre seyredilesi iyi işlerden biri olmuş. Herkesin emeğine sağlık.
Salıncak / kumbaracı50