Oyunu uzun zamandan beri izlemek için adeta iple çekiyordum, nihayet izleyebildiğim için çok mutluyum. Hikaye hepimizin , gerek aynı gerekse benzer duygulardan kalbine dokundu. Oyuncuların , özellikle de Dilek Uluer’in harika oyunculuğu ile yansıttığı karakter birebir aileiçi yaşadıklarımızı bize yaşattı ve inanılmaz duygulandırdı. Kendisini ve Can Yılmaz, Güneş Sayın, Ezgi Yılmaz’ı yürekten kutluyorum. Sahne önü ve arkası tüm emekler için herkesi kutluyorum. Enerjileri ve sanat aşkları katlanarak artsın, başarıları daim olsun.
"Hepimiz Sustuğumuz Yerden Yaralıyız"ı izlemeye giderken iyi bir oyun izleyeceğimi biliyordum ama beklentimin de ötesinde bir oyunla karşılaştım. Ve çok da şaşırdım açıkçası, neden derseniz, bu oyunun adı çok daha fazla duyulmalı çok daha fazla konuşulmalıydı. Anlattığı konu toplumumuzun kanayan yaralarından biri ve inanın hiç ajitasyon yapılmadan, izleyenin gözüne gözüne sokulmadan öyle güzel anlatılıyor ki.
Ne demek istediğimi izlemeden anlamanız mümkün değil. Metin yazarımız Deniz Bulut'un ilk metniymiş. Sonraki metinlerinin nasıl olacağını ister istemez merak ediyor insan. Anne karakterini canlandıran Dilek Uluer'in muhteşem performansına ancak şapka çıkarılır. Bu karakteri her oyuncu böyle canlandıramaz. Konuştuğu sahnelerde konuşuyor, sustuğu sahnelerde bakışıyla, mimikleriyle konuşuyor. Siz de pür dikkat izliyorsunuz. Can Yılmaz ve Güneş Sayın da çok iyiler. Ezgi Yılmaz'a ise özellikle dikkat çekmek isterim. Bir gölge karakter olarak harikalar yaratıyor. Yönetmeni de es geçmeyelim, ince ince nakış gibi dokumuş oyunu. Kısacası sahnede konusuyla, oyunculuklarıyla, gözünüzü kırpmadan izleyeceğiniz harika bir oyun. Bu arada ben ağlamadım ama oyun sonunda ağlayanlar çoktu, mendilinizi hazır edip gidin, derim... "Hepimiz Sustuğumuz Yerden Yaralıyız" daha çok izlenmeli, daha çok alkışlanmalı. Ben ayakta alkışladım.👏❤
Tuğçe Tanış’ın yönettiği ,Deniz Bulut’un yazıp sahneye koyduğu “Hepimiz sustuğumuz yerden yaralıyız” tiyatro oyunu, derinlikli metni ve etkileyici oyunculuklarıyla izleyiciyi hem zihinsel hem de duygusal anlamda sarsıyor. Bu oyun, suskunlukların, içsel çatışmaların ve toplumsal yaraların nasıl derin izler bıraktığını cesurca keşfederken, aynı zamanda insanın varoluşsal yalnızlığını ve acısını da ortaya koyuyor.
Dilek Uluer, Can Yılmaz, Güneş Sayın ve Ezgi Yılmaz’ın sahnedeki performansları, izleyiciyi adeta içine çekiyor. Her bir oyuncu, karakterlerine kattığı derinlik ve samimiyetle, metnin duygusal yoğunluğunu muazzam bir şekilde aktarabiliyor. Özellikle, karakterlerin içsel çatışmalarını ve duygusal kırılmalarını büyük bir incelikle işleyerek, seyirciye yalnızca bir hikaye anlatmakla kalmıyorlar, aynı zamanda onları duygusal bir yolculuğa çıkarıyorlar.
Oyun, yalnızca bireysel bir dramı değil, aynı zamanda toplumsal yaraları da gözler önüne seriyor. Bu yönüyle, suskunlukların ve acıların birikerek nasıl daha büyük yaralara dönüştüğünü izlerken, insanın içsel ve dışsal dünyası arasında nasıl bir etkileşim yaşandığını derinlemesine gözlemliyoruz. “Hepimiz sustuğumuz yerden yaralıyız”, sıradan bir tiyatro deneyiminden çok daha fazlasını vaat ediyor; izleyiciyi sorgulatan, düşündüren ve derinden etkileyen bir performans sergiliyor.
Bu oyunun her yönüyle güçlü ve etkileyici bir deneyim sunduğu aşikar. Hem metin hem de oyunculukların uyumu, tiyatronun gücünü ve büyüsünü bir kez daha gözler önüne seriyor. İzledikten sonra uzun süre etkisinde kalacağınız bir yapım.Bütün ekibin eline emeğine saglık .Bir de öyle blr müzik var ki zannederim ki benim gibi sizlerin dilinden uzun bir süre düşmeyecek .Katti surette tavsiye ediyor ,izleyecek olanlara iyi seyirler diliyorum .
Hepimiz Sustuğumuz Yerden Yaralıyız / Asmalı Sahne