Beklentimin çok üstündeydi, keyifle izledik
Alışageldiğimiz konuların dışında başlayan bir oyun görüyoruz. Yaşamının çok da iyi gitmeyen dönemindeki kadın ve erkeğin farklı biçimde kesişen hayatı bir süre sonra sarmala dönüyor, olaylar gelişiyor. Kaan Kayasan’ın canlandırdığı erkek karakterimiz çektiği yalnızlığı sonlandırmak için olağanın dışında bir hamleyle hayatına bir kadını katıyor. Yağmur Güçlü’nün karakteri ise ilk izlenim olarak ne yaptığının farkında olan bir kadın imajı sergiliyor.
Erkeğin kibarlıkla sünepelik arasında gidip gelen tavırları, kadının bundan rahatsız oluşu ve erkeğin üstüne koyarak ilerlemesi ama uzaklaşmaya çalışması tümüyle doğru frekansta seyretti. Üstüne kompleks insan diyebileceğimiz bir noktadayken hala dik durmaya çalışması da o insani tarafı çok iyi yansıtıyordu. Aslında insanlar gerçek hayatta bir noktada zavallı da hissette gururunu bir çırpıda ayaklar altına alamaz. İnsan tekdüze değildir, romantik komedi filmlerinde gördüklerimiz gibi sabit karakter özellikleri göstermez. Bu oyunda gördüğümüz erkek de tam olarak bu hisleri yansıtıyordu. Aciz bir haldeyken içinde yaşadığı duygusal boşluk ve beraberinde karşısındaki kadını fiziksel olarak da çok beğendiği için gösterdiği şapşallık varken, devamında yerle yeksan olmasından ziyade dik durabildiği ve tepki gösterdiği anları sergiledi. Böyle kuvvetli metinler şüphesiz seyirciye daha iyi hissettiriyor, beraberinde karakterlerin derinliği olması oyunu daha güçlü yapıyor. Baştan itibaren söyledikleri ve yaptıkları oyunun sonuna doğru çözülüyor, gereğince ifade ediliyor. Bir karakter için o anda düşündüğümüz ve sorguladığımız kısımlar, sonraki sahnede tek bir cümle ile doğru biçimde açığa kavuşuyor. Örnekle devam edelim; sonlara doğru gördüğümüz sahnede, görüşmelerinin üzerinden ne kadar zaman geçtiğini merak ediyoruz. Bunun cevabını sırıtmadan akışta öğreniyoruz. Böyle küçük detaylar oyunu iyiden daha iyiye taşıyor. Seyirci dağınık bir oyun görmek görmek istemiyor, taşlar yerine otursun istiyor.
Yağmur Güçlü’nün canlandırdığı başka bir karakter daha var, erkeğin annesi olarak görüyoruz. Burada beni rahatsız eden bir kısım oldu. Birinci sahnede gördüğümüz anne ile ikinci sahnede gördüğümüz anne aynı kişi değildi. Birinci sahnede karikatürize olmaya yakın ama çok da o sınırı aşmayan oğluna düşkün bir anne vardı, ikinci sahnedeki anne daha yüzeyseldi. Oyunu her detayıyla iyi işlenmiş olarak görünce bu aleladelik beni memnun etmedi. Daha özenli bir anne görmek oyunu parlatacaktır. Her ne kadar az süreyle gördüğümüz bir karakter olsa da, nihayetinde oyunun üçüncüsü olarak özenli bir performansı hak ediyor.
İki oyuncu da rolüne çok emek vermiş, bu durum da oyunun her anına sirayet ediyor. Prömiyer heyecanı gibi sebeplerin arkasına sığınmak her zaman basit olandır, öyle bir durum yaşanmadı. Her ne kadar tek kişilik oyunlar gibi olmasa da iki kişilik oyunlar da ansambl kadrolulara nazaran yapılan hataların daha çok akılda kaldığı perfomanslardır, hatasız ilerletip diri tutabilmek zordur. Oyunun yükü daha az kişiyle paylaşıldığı için hatanın göze batması fazla oluyor, bunu hissetmemek ve pürüzsüz ilerlediğini görmek seyirciyi keyiflendiriyor.
Kayasan’ın rolünün ilk yarısında daha tutuk olduğunu gözlemledim ve bana geçirdiği his performansını sunarken sonraki hamlesine odaklanmış gibiydi, bu sonradan dağıldı ve doğal ilerlemesi sorunu ortadan kaldırdı.
Seyirciyi başlarda erkeğin tarafında tutan “Kaşık”, erkeğin gördüğü pencereden baktırıyor, kadını yargılamıyor, ağzından çıkan her şeye onay veriyor. Zaman geçtikçe öğrendiklerimizle birlikte işler değişiyor, merak ettirmekten hiç ödün vermeden ilerleyip finalde istenilen şekilde noktayı koyuyor.
Dekor göz yormayacak biçimde düzenlenmiş, her obje gerekli görülerek eklenmiş ve bayağı bir sahne imajı yaratılmamıştı. Dekorun bir parçası olan yatakta geçen sahneler, oyuncuların sesini duymayı zorlaştırıyor. Bu anlar dijital ekranla destekleniyor. Yatak dik haldeyken yatıyormuş gibi yapılsa fikri aklımdan geçti, o zaman da böylesi gerçekle bağdaşan bir oyunun büyüsü bozulurdu diye düşündüm. Reji de bunu gözeterek tercih yapmış ki, daha doğru olan bence de bu. O yüzden sesin kusuru göz ardı edilebilir. Telefon konuşması esnasında karakterlerden birinin mikrofon kullanması şahane bir fikir, bu küçük katkıyı da çok başarılı buldum. Aradaki mesafeyi ses farkı yaratarak göstermek bana hoş geldi.
Oyun hakkında çok fikir sahibi olmadan seyretmek keyifli olacaktır, o yüzden bu keyfi kaçıracak cümleler kurmaktan uzak yazdım. Zira oyundaki hisleri anda yaşamanızın iyi hissettireceğini düşünüyorum. Piştikçe daha da iyi bir oyun olacağı aşikar. Küçük sahnede, sıcak ve güzel bir akşam geçirmek için tercih edebilirsiniz.
Son olarak buraya not düşeceğim. Oyun öncesi epey can sıkıcı, neredeyse tuhaf ve biraz da komik olan bir an yaşadım. Oyunu ön sırada seyretmekten keyif alan bir seyirci olarak her zamanki gibi öne oturmuştum. Hemen akabinde ekipten biri gelip, boyumun uzun olduğunu söyleyerek arka tarafa geçmemi istedi. Bu tuhaflık tek başına yetmezmiş gibi sonra o yere benden kısa olmayan bir başka kişi oturdu, hatta ekipten aynı kişi yanına da yine uzun bir kişinin daha oturmasına yardımcı oldu. Sonraları anlatacağım böyle abes bir tiyatro anısı yaşamama sebep olduğu için kendisine buradan teşekkür ederim.
Kaşık / Kimiki Tiyatro