Nilüfer Tiyatro Festivali kapsamında izledim.
Deli Dumrul, klasik kahraman hikayelerine benzemeyen patern izleyen bir hikaye. Aşina olduğumuz şekliyle kahramanlar iyi kimsenin canına ve malına göz koymaz. Buradaysa kendi yaptığı köprüden geçmesi için insanları zorlayan ve bunun aracılığıyla para kazanmaya çalışan, bu sebeple tanrıyı kızdırması ve azrailin ondan canını almaya gelmesi, azrailin eğer başka bir can bulursa, Deli Dumrul'un canını bağışlayacağını bildirmesi ve korkusuz, sınır tanımayan kahramanımızın yaşayabilmek için anne ve babasından canını istemesiyle ve onların kabul etmemesi üzerine, öleceğini bilerek eşine vedaya gitmesi, eşinin de onun için canını seve seve vereceğini söylemesi ve bunun tanrının hoşuna gitmesiyle ikisinin hayatını bağışlamasını görüyoruz.
Aslında bir nevi, epik kahraman hikayelerine meydan okuyan, kahramanın da insan olarak sınırlarını olduğunu hatırlatan, canın ne kadar tatlı olduğunu vurgulayan ve zorbalığa karşı tanrının hiddetleneceğini göstermesiyle, insanların en güçlüsü olacağını düşündüğümüz kahramanların da aciz birer canlı olduğunu hatırlatır.
Oyunun Deli Dumrul'un kahramanlığından ziyade bu acizliğini ön plana çıkardığını düşünmekteyim. Oyunun başında köprünün açılışında yaptığı konuşma ve devamında bilinçli bir tercih olarak günümüz iktidarına yapılan göndermelerle zaten Dumrul zorba bir muktedir olarak konumlanıyor.
Devamında Dede Korkut'un yanına gitmesi ve onunla atışması, sonrasında Dede Korkut'un Dumrul'u benzetmesiyle, bu zorbanın haklanışını izlemiş oluyoruz. Bir sonraki aşamada ise Azrail ile olan savaşı ve yine kaybedişi söz konusu.
Hem başlangıçtaki siyasi eleştirileriyle hem başına gelenlerle ve hem de muhalif bir belediyenin sahnelediği bir oyun olması sebebiyle, günümüz iktidarına doğrudan bir eleştiri olduğunu düşünmekteyim.
Oyun, dansları, müzikleri ve kıyafetleriyle oldukça zengin bir görsellik sunuyor.
Herhangi bir oyunda, belki, bir ya da iki tane olması beklenen epik diyebileceğimiz sahne olurken bu oyunda; köprü sahnesi, kervan geçişi, savaşçı yoldaş seçme, düğün, azraille savaş, annenin ölmesi gibi sayabileceğimiz birçok sahne vardı. Bu yönüyle etkileyiciydi.
Fakat bir aşamada oyun yoruyor ve kendi kendine oynanıyormuş hissiyatı yaratıyor. Her sahnede bir mizah unsuru yaratmaya çalışması, azraille olan bölümlerin biraz fazla olması, şarkıların söylendiği kısımların biraz uzun olması buna neden olabilir.
Olumsuz olduğunu düşündüğüm yönlerine rağmen, her ayrıntısında büyük emeğin olduğunu belli eden, oyuncuların hem fiziksel performansları hem de oyunculuklarıyla iyi bir iş çıkardıkları, görmeye değer bir oyun. Emeği geçen herkese teşekkürler.
Ocak 2024te Konak sahnesinde izledik. Tek kelimeyle bayıldık. Bir kadın ayrışması ve sonrasında birliği sergileniyor. Anne karakterinin duygu geçişleri muhteşemdi. Görümce rolündeki aktristin neşesi ve oyuna kattığı renk harikaydı. Kesinlikle gidilmesi izlenmesi gereken bir oyun.
Oyunu annem ablam ve ben 3 kadın olarak izledik. Toplumuzda kadınların yaşadığı çoğu probleme değinilmiş, bu durum doğal olarak seyirciyi oyuna çekiyor, dahil ediyor. Yer yer gözyaşlarımızı tutamadık. Alkışlarımızı esirgemedik. Onun dışında Güvenlik rolünde özgür molla’nın oyunculuğu ve oyuna kattığı hareketlilik çok keyfliydi. İzlenmesini tavsiye ederim
Deli Dumrul / İzmir Şehir Tiyatroları