Alternatif tiyatro sahnelerinde sergilenen oyunlarla ilgili yorumların samimiyetine nispeten güvenerek dün bu oyunu izledim. Oyunculukları ve mekanın yaratıcı kullanımını çok beğendim; fakat ortada bir tiyatro eserinden ziyade TV dizisinden bir bölüm bulmuş gibi oldum. İzle, kapat ve unut. Hikaye sığ geldi, ortaya konan çatışma bana inandırıcı gelmedi (aynı ailede 18 yaşına kadar büyümüş iki insan nasıl olur da sosyoekonomik bakımdan bu denli iki mahalleye ayrışır), kullanılan bel altı argonun güldürme çabaları yorucu geldi, bu hikayeye tanıklık eden biri olarak zihinsel ve/veya duygusal bakımdan etkilenme arzum boşa çıktı, hiç arasız 2 saati zor geçirdim (ara olsa belki çıkardım). Bu oyuna gelen değerlendirmeleri akşam oyun çıkışı yeniden okuyunca bu kadar 10 puan, bu kadar güzelleme görmekten rahatsızlık da duydum, (en altta kalmış, en eski yorumlar benim deneyimimi yansıtıyor) yorumların objektifliğinden kuşku duydum. Sahiden, sahnede ve izleyicide samimiyete güvenmek, vasatlığa teslim olmayıp meydan okuyan yapıtlar görmek istiyorum.
Oyunu dün akşam Perispri sahnesinde izledim. Fehmi Karaarslan‘ın oyunculuğu gerçekten çok iyiydi ama bunun dışında maalesef beklentimin altında kalan bir oyun oldu. Öncelikle sahnenin Balat’ta bir kafe oluşu ve oyunda iyi kullanılmış olması övülmüş fakat ben arka koltukta sıcaktan ve havasızlıktan çok bunaldım oysa Ahmet Sami Özbudak’ın Gomidas ve Monologlar Müzesi oyunlarında da mekan oyunun bir parçasıydı ve böyle fiziksel problemler yaşamamıştım. (O oyunlara puanım 10du her anlamda) Yer yer güldüren, hüzünlendiren bir metin ama oyunda olduğumuzu hatırlatan bir yapaylık var. Bazen oyunculuktan ama daha çok senaryodan kaynaklı olduğunu düşünüyorum. Emeklerine sağlık.
Hayalet Kumpanya / K50 Amatör