Bay Samir bence bu sezonun en izlemeye değer oyunlarından biri. Sahnedeki iki kişinin, iki kişiden çok daha fazlasına dönüşmelerine tanıklık ediyoruz oyun boyunca. Üstelik tanımadığımız birinin hayli aşina olduğumuz öyküsünde.
Gökhan Gürün'ün hikayeyi ruhumuza kazıyan karakterlerden geçişleri, Kerim Urun'un koşu bandı üzerindeki hem fiziksel performansı hem de üzerinde taşıdığı Bay Samir dünyası ile oyun, zaman zaman gülümsetiyor, zaman zaman da kayıp hayatlarımıza yumruk oluyor.
Oyundan sonra Bay Samir'e kendi kendime söylediğim şeyleri, kişisel notumu da şuraya ekleyeyim:
Merhaba Bay Samir.
İnsan kaç bakışlık yalnız olabilir bilmiyorum. İnsan bir çiçeklik yalnız olabilir. Bir vitrinlik belki. Tuhaf.
İnsan kendine kaçtıkça aslında kendinden kaçıyor olabilir Bay Samir. Atanan işlerden, vazgeçişlerden, al-satlardan. Burası o kadar tuhaf olmayabilir.
İnsan bir bahar sabahı ölebilir. Kuşlar ötebilir ve bu duyulabilir açık pencerelerden. İnsan bir bahara ölebilir Bay Samir.
İsyanın orada dursun. Sen koş.
Ne de olsa insanı ihtimal yaşatır.
Uzun zamandır kısacık bir zamanda beni bu denli etkileyen bir üretimle karşılaşmamıştım.
En büyük silahı sahiciliği olan bir metin ve oyunculuk karşımızda duran. Satır aralarından gerçeklerin damladığı iş, bir de mimik mimik, jest jest dokunmuş samimi oyunculuklarla bezenince ortaya gerçekten çarpıcı bir oyun çıkmış. Asmalı Sahne'nin atmosferi de bence bizi o evin salonunda hissettirmekte oldukça başarılı. Emeği geçen herkesi tebrik ederim. Uzun yıllar izlenmeyi hak eden bir tema bizim buralarda.
Bay Samir / Kozmopolitan Tiyatro