Tam da son zamanlarda yaşanılan küresel mutsuzluğun birden çok duyguyla beraber serpiştirilerek anlatıldığı Fil Rüyası, adından da anlaşılacağı üzere, rüyanın ve gerçekliğin arasında gidip gelerek yer yer sürrealist bir anlatım tercih ediyor. İnsanlığın daha doğrusu bu gezegende yaşayan her bir canlının başına gelen tüm olumsuzlukları, tüm varoluş sıkıntılarını, insanlıktan küçük küçük ısırıklar alarak bizi oturduğumuz yerde düşünmeye sevk ediyor. Özellikle de dekor, bu anlamda oyunculara ve tekste çok güzel hizmet ediyor. Oyunculukların da göz doldurduğu Fil Rüyası, kukla tasarımlarıyla da (ki burada Ayten Öğütçü'nün adını anmadan geçemeyeceğim) seyir zevkini bir üst seviyeye götürüyor. Onur'un kuklalarla sergilediği oyunculuğu gerçek bir performans özelliği taşırken, oyunun tüm komedi unsurlarını da kuklalarla birlikte sırtlanıp, alkışı fazlasıyla hakediyor. Ses tasarımları ve müzik de anlatılmak isteneni destekleme konusunda birebir uyum sağlıyor. Kısacası kesinlikle şans verilmesi gereken bir oyun. En başta gencecik bir yazar Günsu Özkarar'ı ve yine genç bir yönetmen olan Cem Burçin Bengisu'yu tebrik ediyorum. Onur, Arbil ve Hülya'nın da harika oyunculuklarını kutluyorum. Ve tabi ki Laçin Ceylan gibi değerli bir sanatçının da süpervizör olarak elini değdirdiği oyunda, Nejat İşler'in sesi de ayrı bir güzellik katmış oyuna. Emeği geçen herkese çok teşekkürler.
Fil Rüyası / Bitiyatro