Bulunduğu yeri, çevresini ve ilişkilerini irdeleyerek tüm şeylerin ismini öğrenmekten, yani bilgiden aldığı güç ile bulunduğu 'batak'tan çıkabilmeye çabalayan ve bu yolda ilerlerken verdiği tepkilerle, aslında bilmemenin insanı ne kadar hoyrat ve üstünkörü yaptığını, hayata dair çoğu olguyu ıskaladığını gösteren; fakat bu durumun oyun içinde çok hızlı ve yüzeysel bir şekilde cereyan etmesinden dolayı, oyunun iki paragraflık özetinin derinliğini hissettiremeden, her şeyin biraz oldu bittiye geldiği hissiyle bitiyor. Oyuncular da bir görev olarak metinde yazanları söylemek ve bir sonraki duruma koşar adım ilerliyormuş gibiydi.
Bunların dışında, ses, ışık ve sahne tasarımı gerçekten etkileyiciydi. Sahnenin ortasından geçen bir merdiven, sağ kısımda dünyevi hayatı, ihtirasları dair konuşmalar geçerken sol kısımda soyut ve düşünsel tartışmaların yaşanmasıyla paralel olarak Rembrandt'in Meditasyondaki Filozof tablosundan esinlenildiğini düşündürdü.
Dünyanın Bütün İsimleri / Nilüfer Belediyesi Kent Tiyatrosu