Nilüfer Tiyatro Festivali kapsamında izleme fırsatı buldum.
Venedik Taciri'ni yıllar önce metin olarak ilk defa okuduğumda, sahip olduğu plot twisti ile beni etkilemişti. Herhalde herhangi bir anlatıda bunu ilk defa kullanan bu oyun desek yanlış sayılmaz. Sahnede çok etkileyici olduğunu düşünmüştüm ve Bursa Devlet Tiyatrosu'nun günümüz uyarlamasıyla sahnelediği versiyonunu izledim. Tam düşündüğüm gibi, oyunun o özelliği, oyunu ilk defa izleyen biri için etkileyici olabilecek şekildeydi fakat kızının damat adayını seçtiği sahneleri Var mısın Yok musun programı konseptinde yapmış olmaları pek keyif vermemişti.
Bu oyunu ilk defa 1594 yılı İngilteresinde izleyen bir hıristiyan olmuş olsaydım çok etkilenir ve çok severdim. Oyun tam anlamıyla, iktidarın ve o günün makbul dininin inananlarının hoşuna gidecek, merhamet olgusu arkasına gizlenen, bir tür, 'hoş gördüğün' senden olmayanın her şeyini kaybedişini izlediğin ve bunu en büyük güç, inanç olgusu içinde yapabildiğin, Roma'da gladyatörleri bir kolezyuma sokup birbirlerini öldürmelerini izleyen ve bundan zevk almaları gibi, insanın hayvani yönüne hitap ediyor. Tabii o günün izleyenleri bunları hiç de böyle okumuyordu. Aksine, izledikten sonra mutlu ve hak dine inanmanın verdiği güvenle evlerine dönmüşlerdi.
O günün makbul oyununa bugünden baktığımızdaysa, günümüz değerlerine hiç de uygun olmayan bir tablo görürüz. Laikliğin ve inanç özgürlüğünün olmadığı, mülkiyet hakkının olduğu fakat yargının istediği şekilde bunu eğip bükebildiği, azınlığın çoğunluk tarafından ötekileştirildiği bir dönemde geçer. Günümüz değerlerine hiç uygun değil dedim ama bu saydıklarımın hepsinin şu an ülkemizde yaşandığını hepimiz biliyoruz. Ne acı.
Evet, günümüz batı değerleri bunların olacağının taahhütünü verir ve bizim ülkemizde de uyulması beklenir. Bunun üzerinden oyunu tekrar okuduğumuzdaysa, o gün iktidarın metni olan bu metin, günümüzde ötekileştirilen azınlığın metni haline gelmiştir.
Kumbaracı50'nin de sahnelediği ve oyunun üzerinde durduğu kısmı tam olarak buydu. Anladığım kadarıyla, oyunun vurucu olarak nitelendirebileceğimiz özellikleri, ötekinin içinde bulunduğu zor durumu anlatabilmek için sıradan bir unsur haline getirilmiş ve kıyafetler dekorlar dahil her şey minimal tutularak bu düşünce ön plana çıkartılmış. Bu anlamda etkileyici fakat tüm bu derdini bir kenara bırakıp, bir tiyatro oyunu olarak görürsek, tatsız tuzsuz ve kadınların olduğu kısımlar çok aceleyle, sadece görevini tamamlamak için varmışlar hissiyatı yarattı. Oyunda venedik taciri dışında neredeyse hiçbir şey kalmamış gibiydi. Oyunculukları ayrı bir kefeye koyuyorum.
Vermek istediği mesajı fazlasıyla veren bir oyun ve bu anlamda bana bunları düşündürdüğü için iyi bir oyun olduğunu düşünüyorum fakat Venedik Taciri'nin aslında ne olduğunu bilmeyen ve asıl temsilini izlememiş kişiler için birçok şey havada kalabilir. Bunu, oyun sonrası oyuncularla söyleşide yapılan yorumlarda gördüm. Emeği geçen herkese teşekkürler.
Öteki Venedik Taciri / kumbaracı50