Bu akşam yola yeni çıkan ama tecrübeli tiyatroculardan oluşan Yolo Production'ın ilk oyunu Ahretlik'i, en sevdiğim tiyatro salonu Kadıköy Boa Sahnede izledim.
Bahsi geçen ahretlikler hayatlarının sonbaharının sonlarında birlikte yaşayan, uzun yıllardır artık sokağa çıkmaktan vaz geçmiş, ev sınırları içinde kendi rutinlerinin içine hapsolmuş iki kadın arkadaştır. Dış dünyayla bağlantıları her sabah kapıyı çalan kapıcıdan ibarettir. Derken bir gün o kapı beklenmedik bir anda çalar. Hayat bu iki kadına "duydunuz zilin sesini" der, rutinin çemberini kırar. Kapının ardında özgür ve rengarenk bir dünya onları beklemektedir.
Ahretlik sözsüz anlatılan bir hikaye. Oyuncular sahnede maske takıyorlar ve vücud kıvrımlarını abartan, karikatürize eden içlikler giymişler. Oyunda sözlerin rolünü hareketler ve müzik devralmış. Oyuncular maskeler, kostüm, ışık, hareket tasarımıyla sahnede bambaşka bir dünya yaratıyorlar. Sanki lunaparkta, sihirli aynalardaki yansımasından seyreder gibiyiz oyunu.
İsimlerini bilmediğimiz bu iki kadının karakterleri, farklılıkları kostüm seçimleri ve hareket diliyle çok iyi anlatılmış.
Oyunun yönetmenliğini de yapan Candan Seda Balaban'ın hazırladığı maskeler çok başarılı. Maskelerin sabit ifadeleri, beden hareketlerinin desteğinde sanki değişen duygulara paralel ifadelerini değiştiriyor.
Kostüm parçaları itinayla seçilmiş. Aksesuar ve giysilerin renk uyumu muhteşem.
Ahretlik başarılı bir fiziksel tiyatro örneği olmuş. Büyük bir keyifle seyrettim. Özellikle final sahnesine bayıldım. Ahretlik tekrar tekrar seyredilecek oyunlar kategorisine girdi bile.
Ahretlik / YOLO Production