90. yaşındaki Yılmaz Gruda’nın usta oyunculuğu, Nazım Hikmet’in eşsiz dizeleri ve Barbaros Uzunöner’in rejisi ile Kuvayi Milliye destanı sizlerle.
Bir insanın, yaşamı boyunca yapabileceği en olumlu etkinlik, deneyimlerini, bi
DEVAMIrikimlerini, kapsamlı bir biçimde, bilince çevirmektir.
İşte Gazi Mustafa Kemal, bu bilinçle, Kurtuluş Savaşı’mızı bütün ayrıntılarıyla dile getirdiği, görülmemiş bir nesnelliğe sahip, çarpıcı, kısa-öz sözcüklerin, belgelerin taçlandırdığı, “Büyük Nutuk” da ne diyordu:
“Bilirsiniz ki, savaş ve çarpışma demek, iki ulusun, yalnızca ordularıyla değil; iki ulus’un bütün varlıklarıyla, mallarıyla, bütün nesnel ve tinsel güçleriyle karşılaşması ve birbirleriyle vuruşması, demektir. Bunun için de, köyde, evinde, tarlasında bulunan Türk Ulusu’nun her bir ferdi, düşüncesi ve duygusuyla ve eylemli olarak, tıpkı, cephede silahla vuruşan savaşçı gibi… kendini görevli bilerek, bütün varlığını savaşa vermelidir!” diyerek, Anadolu Halkı’nda varolan o sonsuz direnci, dayatılmak istenen kaderin karanlığını delen tan ışığını harlayarak, Anadolu halkının her bir ferdinin, Nâzım Hikmet’in vurguladığı üzre “karanlığın kenarından / ağır ellerini toprağa basarak / doğrulmasını” sağlamış ve “Onlar”la birlikte, 7 düveli yere çakarak, yepyeni bir “Ulus – Devlet” yaratmıştır! İşte bu oyun bu destanı anlatmaktadır.
DAHA AZ GÖSTER