Daha önce Pınar Yıldırım'ın bazı performanslarını izlemiştim. Kendisi beni her zaman şaşırtan, duygularımı coşturan bir oyuncu olmuştur.Monologlar Müzesine 2 kez gittim ve 2. gidişimde Pınar Yıldırım'ın "Bekleyen Dargın Anılar" performansı karşısında tüylerim diken diken olmuştu. Hiç bitmesin istediğim bir andı. Ağlatırken güldürmek dediğimiz , çok az oyuncunun yapabildiği bir şeyi, zor oyun beğenen biri olarak
bana yaşatmıştı. Uzun versiyonunun çıkacağını duyunca eminim ki herkes benim kadar heyecanlanmıştır. Her ne kadar tiyatroya gönülden bağlı olsam da, o akşam yağan yağmur karşısında çok az oyun beni evden dışarı çıkarabilirdi ama fırtınadan güç bela sahneye girer girmez o akşamın keyifli biteceğini hemen anlamıştım. Oyun tabii ki izlediğimiz oyunun genişletilmesi ve detaylandırılması çerçevesinde yazılmıştı ama kukla performansları sırasında gülerken kendimden geçtiğimi çok iyi hatırlıyorum. Bir ağlayıp, bir gülerken bazen kendi duygularınızın da kontrolden çıktığı, oyuncunun tüm seyirciyi içine çektiği muazzam bir oyun oldu. Talin Azak'ın öyküsünden uyarlansa da, zaman zaman Pınar Yıldırım'ın hayat hikayesi olabilir mi diye sorguladım. Çünkü sanki rol yapmıyor da direkt toplanmışız kendi hayatını anlatıyor gibiydi. Oyundan çıkarken keşke bir de sadece Leydi Haticeyle olan diyalogları ile ayrı bir oyun çıkarsa diye iç geçirmedim değil. Bence başarılı yönetmen Ahmet Sami Özbudak, Pınar Yıldırım'ın muazzam kukla yeteneğini eminim ki sürpriz bir projeyle değerlendirecektir. Sezonu çok, alkışı bol olsun. Ben birkaç gündür dilime dolanan, Ferdi Özbeğen'den "Büklüm Büklüm" şarkısını dinlemeye gidiyorum🧿
Monologlar Müzesi Pavyon /