Hadi diyelim ki salon, bazı imkânsızlıklar nedeniyle bakımsız kaldı; bu bir ölçüde tolere edilebilir. Ancak ben Ahmet Hamdi’nin Saatleri Ayarlama Enstitüsü oyununa gittim ve inanın, yalnızca birkaç dakika içinde salonu terk etmek zorunda kaldım. Çünkü sahnedeki oyuncunun ne mesleğine, ne sanatına, ne de seyircisine saygısı vardı.
Ezberi yetersiz, anlatımı nefes nefese, dağınık ve özensizdi. En kötüsü ise, ütüsüz bir gömlek altında tişört, eşofman ve spor ayakkabısıyla; saç sakal birbirine karışmış halde sahnedeydi. Kendini “oyuncu” olarak gören birini izlemek için oraya gitmiş olmamız gerçekten üzücüydü.
Sanata, mesleğe, hikâyeye ve en önemlisi farklı ilçelerden kalkıp yalnızca oyun için vakit ayıran seyirciye bu denli saygısız bir tavır kabul edilemez. Tiyatro böyle bir şey olamaz. Yazık, çok yazık…
Mecidiyeköy Özel Tiyatrolar Derneği Sahnesi