Oyunu dün akşam (2Mart) Alan Kadıköy'de izledim. Bir yıla yakın bir zamandır takipte olduğum bir oyun olduğu için oyundan beklentim yüksekti.
Oyunu, ilk dakikasından itibaren gözlerimi ayırmadan dikkatimi vererek izledim. Oyunda en çok hoşuma giden; karakterler arası belirgin geçişler oldu.
Birden fazla karakter arasında birkaç saniye içinde birinden diğerine geçmek, her göz kırpış süresi içinde başka bir karakterin canlandırılması özel bir yetenek.
Ayrıca karakterlerin kendine has beden dilleri (Babaannenin tırnaklarıyla elini kaşıması vs.) izleyicinin karaktere yoğunlaşmasını sağlıyor. Bu bağ gerçeklik algısını artırıyor ve karakterler tanıdığımız insanlara dönüşüyor. Yani yazıya can veriyor.
Gerçekliği artıran bir başka unsur da ışık tasarımı ve seslerdi. Sahne ışıklarını bir zaman ayırma paneli olarak kullanmışlar. Her renk Handan'ın belli dönemlerini anlatıyor. Oyun akarken bir anda ışık değişiyor ve çocukluğuna dönebiliyoruz.
Güzel hareket olmuş.
Oyunda birçok detay var mesela sahnenin ortasında duran 4 basamaklı pembe oturak.
(Bu pembe, oyunun afişinde TOZ yazısındaki pembe tonu)
Aslında o metal bir merdiven, yakından baktım. Hani ulaşamadığımız tozları almak için kullanılan.
Yazıyı daha fazla uzatabilirim ama burada bırakacağım. Sadece güzel bir oyun olduğunu duyup oyuna gidenlerin, oyundaki bazı bölümlere daha fazla odaklanarak toz zerreciklerini görmelerini umuyorum.
45 Saniye / Bi' Tık Tiyatro