Oyun sürekli yükselmeye çalışmanın sakıncalarını Jungçu motiflerle neoliberal soteriolojiyi harmanlayarak anlatmaya çalışıyor. Masalsı motiflerin brütalist bir mimari çerçevesinde kullanılması oyunun memetik değerini yükseltebilir. Keza insan tahayyülünde ejderhalar CEO’lardan, şatolar da gökdelenlerden daha gerçektir. Bununla birlikte oyundaki masalsı motifler insanların kafasını karıştırabilir. Bu yazardan ziyade cinsiyetsizleştirilmiş, bağlamından koparılmış bir karakterin kafa karışıklığından kaynaklanmıştır. Yine de anlaşılmasını kolaylaştırmak için bazı motiflere şerh düşmeyi uygun gördük (spoiler yemek istemeyenler bundan sonrasını okumasın).
İlk olarak oyunun son tahlilde kahraman arketipinin modern dünyadaki işlevsizliğini işlediğini söyleyebiliriz. Kahraman qua kahraman olarak babasını, atalarını geçmek isteyen (daha doğrusu babasının vasatlığını kabullenemeyen), liminal bir figürdür. Modernite öncesinde insanlar atalarına taptığından dolayı kahraman arketipinin o zamanlar gerçek hayatta fazla etkili olduğunu söyleyemeyiz. Şüphesiz o çağlarda insanın hayattaki tek gayesi babası (gibi) olabilmekti. Hakeza Hesiod gibi düşünürlerin şiirlerinde insanların her jenerasyonda daha da dejenere, aşağılık olduğunu okuyabiliyoruz. Klasik anlayışa göre bir insanın babasından daha erdemli, daha üstün olmasının tek yolu gerçek babasının biyolojik babası olmamasıdır. Çünkü bir baba kendisinde olmayan bir niteliği oğluna veremez. Bu bağlamda biyolojik babasının (aslında kral ya da tanrı olan) gerçek babası olamayacağını anlayan kahraman kendisini bulabilmek için bir yolculuğa çıkar. Nesebini inkar ettiği için toplumdan sürülen kahraman ait olabileceği bir yeri bulana kadar savaşmak, didinmek zorundadır. Endüstriyel çağda baba figürünün ölümüyle birlikte işten eve gelip futbol izlerken uyuyakalmaktan başka bir şey yapamayan baba müsveddelerinin tezahür etmesinden dolayı gençlerin çoğunluğunun heroik bir ethosa sahip olduğunu söyleyebiliriz. Yükselmek için didinen bu gençlerin içten içe istedikleri tek şey büyük bir şey başararak biyolojik babalarıyla aralarındaki psikolojik kordon bağını koparmaktır. Babaya karşı duyulan bu (varoluşsal) tiksinti kahramanın aşağılık kompleksine girmesine yol açar. Gerçekten bir yere ait olan diğer insanlarla qua insan olarak eşit olabilmesi için onlardan daha başarılı olması gerektiğini düşünür. Tabii ki burada heroizmin kötü bir şey olduğunu iddia etmiyoruz. Bir insanın yetişkin olması için anne ve babasından ayrılması vacip olan bir eylemdir. Yine de ergen olmayan bir insanın sürekli yükselmeye (babasını geçmeye) çalışması sağlıklı bir maneviyatın alameti de değildir. Şüphesiz yükselmeye çalışan melekler zaten düşmüştür.
Bu konjönktürde cennete asansörle çıkmaya çalışan modern insanın heroizm çıkmazını görmemek imkânsızdır. Ne kadar başarılı olursa olsun, kahramanın babalarından nefret etmeyen ejderleri kesmesi asıl problemini çözemez. Keza ejderhanın koruduğu sular, aslında ana rahmini simgeler. Kahramanın yapması gereken şey herkesten üstün olup cehennemin zirvelerinde gözyaşlarıyla serinlemeye çalışan bipolar putlardan birisi olmak değil, doğru bir şekilde inisiye olup kendisine uygun bir hanede yeniden doğmaktır. Çünkü ejderhayı mutlu yapan şey yükseklik değil, özüne (geldiği yere) güvendir. Yani kahramanın gerçek babasını bulması ya da biyolojik babasını kabullenmesi (babasını Şeol’dan, yani yeraltından kurtarması) gerekmektedir. Bunu okuyacak insanların çoğunun mistik olmadığını varsayarsak ikinci şıkkın daha makul olduğunu söylemekte beis görmüyoruz. Mamafih atalarımızı kabullenmek onları sevmek anlamına da gelmek zorunda değildir. Burada yapılması gereken tek şey insanın özünü kabullenip yeni bir sayfa açmasıdır. Bu da sadece mezkûr doğum-u sâniyle mümkündür. İkinci doğumumuz birincisinin aksine volüsyonel (bir seçim) olduğu için birey kendi varoluşunun keyfi, kozmik bir hata, zührevi bir hastalığın semptomu olduğunu düşünmez. Varlığımız meşru olduğu için de sürekli kendimizi başkalarına kanıtlama isteğimiz zamanla sönümlenir (yani yetişkin oluruz).
Uzun lafın kısası, modernitede ergenliğin 28 yaşında bittiğini göz önünde bulundurursak oyunda betimlenen atemporalize edilmiş varoluşsal sancının ne kadar otantik olduğunu söylememize gerek kalmaz. Babayla (yani animusla) ejderhanın (yani gölgenin) bir tutulmasının kahramanın ruhsal gelişimine etkisinin çok iyi lanse edildiğini düşünüyoruz. Son tahlilde yazarın bilinç-dışı motifleri modern bağlamda çok iyi kullandığını söyleyebiliriz.
Kendi /